18 Kasım 2012 Pazar

Elbise dikemezdik artık tank yapıyoruz

1913'te Sadrazam Mahmud Şevket Paşa'nın hazırladığı ve bundan 99 sene önce nasıl perişan bir halde olduğumuzu gösteren bu askerî ihtiyaç listesi, ilk defa yayınlanıyor.Arşivimde, artık kendi tankını kendi imal edebilen Türkiye'nin bir zamanlar ne kadar fakir ve ne kadar perişan vaziyette olduğunu apaçık gösteren bir belge var... 1913'te zamanın sadrazamı Mahmud Şevket Paşa'nın hazırladığı askerî ihtiyaç listesi, o günlerin Türkiyesi'nin askerin giyeceği elbiseyi bile dış borçla almaya çalıştığını gösteriyor...SİLÂHLI kuvvetlerimizin kullanacağı son nesil tanklardan olan "Altay", hafta içinde basına tanıtıldı.Türkiye, gerçi Cumhuriyet'in ilk senelerinde de kendi uçağını ve silâhını yapabilmek için hazırlıklara başlamış, Nuri Demirağ 1930'larda uçak imal etmiş, hattâ Enver Paşa'nın kardeşi olan ve sonradan "Killigil" soyadını alan Nuri Paşa da yine 1930'larda İstanbul'un Haliç kıyısındaki Sütlüce semtinde bir silâh ve mühimmat fabrikası kurmuştu.HER İKİ FABRİKA DA KAPANDIAma, bu teşebbüslerin neticesi gelmedi.... Demirağ'ın fabrikası kapandı, Türkiye'nin ilk mühimmatını yapan ve ilk ateşli silâhımız olarak kendi adını verdiği "Nuri Paşa Tabancası"nı imal eden Nuri Killigil'in fabrikası ise 1949'un 2 Mart'ında havaya uçtu, yüzlerce kişi hayatını kaybetti ve bir daha da silâh işine giremedik.Arşivimde, silâh yapımı konusunda bugün nereden nereye geldiğimizi gösteren bir belge var: Balkan Savaşları'nda uğradığımız büyük yenilginin ardından 23 Ocak 1913'te yaşanan Bâbıâlî baskınından sonra Sadrazam ve Harbiye Nâzırı olan Mahmud Şevket Paşa'nın, o dönemde İttihad ve Terakki hükümetlerinde aralıklarla Maliye Nâzırlığı yapan Cavid Bey'e yazdığı iki adet mektubu...öNCEDEN GÖRMÜŞ GİBİMahmud Şevket Paşa, bankalardan kredi bulabilmek için Avrupa'da bulunan Cavid Bey'e 1913'ün 28 Nisan ve 1 Mayıs günlerinde gönderdiği bu mektuplarda Balkan Savaşı'nın Türkiye'ye toprak kaybının yanısıra çok büyük maddî zararlar da verdiğini ve benzer bir felâketi bir daha yaşamamamız için ordunun güçlendirilmesi gerektiğini yazıyor ve borçlanma suretiyle alınması gereken silâhların bir listesini de veriyor. Paşa'nın mektuplarında o dönem Türkiyesi'nin değil silâh imal etmek, askerine elbise yapacak imkânlara bile sahip bulunmadığını görüyorsunuz... Mahmud Şevket Paşa, askerî bakımdan Yunanistan'ın gerisinde kalmamızın dünyayı şaşırtacağını söyledikten sonra öncelikle güçlendirilmesi gereken bazı bölgelerin de bir listesini veriyor. Meselenin daha ilginç olan tarafı, Paşa'nın "Mutlaka tahkim edilmeleri gerekir" dediği Çanakkale, Gelibolu ve Çatalca gibi bölgelerde o tarihten bir sene sonra çıkan dünya savaşında en şiddetli çarpışmaların meydana gelmesi, yani Paşa'nın gelecekteki bir savaş sırasında nerelerde nelerin yaşanacağını önceden görebilmesi...Tarihin garip bir cilvesi olacak.... Mektupları kaleme alan kişinin de, muhatabının da hayatları normal şekilde noktalanmadı... Mahmud Şevket Paşa bu mektupları yazmasından bir buçuk ay sonra bir suikaste kurban gitti; Cavid Bey de Mustafa Kemal Paşa'ya karşı hazırlanan İzmir suikasti teşebbüsüne katıldığı gerekçesi ile Ankara'da 1926'nın 26 Ağustos'unda idam edildi...Mahmud Şevket Paşa'nın her iki mektubundan bazı bölümler ile Paşa'nın elyazısı ile hazırladığı ve öncelikle satın alınmasını istediği gereken silâhların listesi, bu sayfada okuyacağınız kutuda yeralıyor.İşte, 99 sene önceki hâlimizi gösteren içler acısı mektupMAHMUD Şevket Paşa, Avrupa'da bankalardan kredi bulmaya çalışan Cavid Bey'e 1913'ün 28 Nisan ve 1 Mayıs günlerinde gönderdiği ve her ikisi de "Muhterem efendim hazretleri" diye başlayan mektuplarında askerî ihtiyaçların sebeplerini anlattıktan sonra alınması öncelikle gerekli olan silâhların listesini de veriyor... İşte, Paşa'nın mektubunun bazı bölümleri ve hazırladığı silâh listesi... "...Ruslar ve İngilizler ile rekabet edemeyeceğimizi dünya biliyor. Lâkin Yunanlılar'dan geri kalmamıza da dünya şaşar. Savaş gemisi alacak olursak bunu peşin para ile değil, borçla alacağız. Bu durum, parasızlığımızı bir kat daha isbat ediyor. ...Haritaya bakarsanız Osmanlı Devleti'nin gövdesinin, kollarının ve ayaklarının Asya'da olduğunu, Avrupa'da ise sadece başının bulunduğunu görürsünüz. Bu büyük vücudu yaşatmak için başını güçlendirmek, daha doğrusu demirden bir baş yapmak lâzım gelecektir. Yapmak istediğimiz bu demirden baş modern savaş araçları ile güçlendirilecek olursa, dünyanın en kuvvetli mevkîi hâlini alır. Çatalca, Tekirdağ, Bolayır, Gelibolu ile Boğazlar'ı içine alan bu önemli askerî mevkilerin güçlendirilmesi için 15-16 milyon lira harcamamız lâzımdır. Bu iş devlet için artık hayat-memat meselesi olduğu için bu masrafı yapmaya mecburuz. Osmanlı Hükûmeti bir donanmaya da muhtaçtır ve donanmasız yaşayamayacaktır. Bunun için, şimdilik dokuz-on milyon lira sarfetmek zorundayız. ...Islahat yapmazsak yaşayamayacağız. Islahat maksadı ile öncelikle birçok yabancı uzmanlar getireceğiz ve bu iş de büyük bir masraf gerektirecek. Meselenin askerî tarafına gelince: İstanbul'un, Çatalca'nın, Tekirdağ'ın, Gelibolu'nun, İzmir'in ve Boğazlar'ın öncelikle güçlendirilmesi gerekir. Erzurum'un da güçlendirilmesi şarttır ama bu konudan şimdilik bahsetmemiz uygun olmayacaktır. Yapılacak bu tahkîmatın dışında, Balkan Savaşı'nda kaybettiğimiz savaş gereçlerinin ve diğer kayıplarımızın da yerlerine yenilerinin konması gerekiyor... ...İşte, görüyorsunuz! Başkentimiz ile çevresini muhafaza ve müdafaa etmek, ordumuzu eski haline getirebilmek ve kıyılarımızı Yunan saldırısından korumak için barıştan sonra 60 milyon liradan fazla bir masraf yapmaya mecburuz. Bu masrafı yaşayabilmek için yapacağız. Yapmayacak olursak, daha önce savaştığımız devletler birgün durup dururken İstanbul'a doğru askerî bir harekâta girişebilirler. Sözünü ettiğim masrafları göstermek için hazırladığım listenin suretini aşağıya naklediyorum. Muvaffakiyetinize dua ederim efendim hazretleri. Sadrazam Mahmud Şevket.Paşa'nın niçin öldürüldüğü 99 senedir hâlâ tartışılıyor Son dönem Osmanlı Tarihi'nin renkli simalarından olan Mahmud Şevket Paşa, 1856'da Bağdat'ta doğdu. 1880'de Harbokulu'ndan kurmay yüzbaşı olarak mezun oldu, bir ara Almanya'ya gitti ve silâhlar üzerine çalıştı. O senelerde bazı teknik kitaplar çıkardı. Türkiye'nin ilk logaritma cedvelini yayınlamasının ardından silâhlar konusunda eserler ve Osmanlı İmparatorluğu'nun askerî sistemini ele alan bir başka kitap da kaleme aldı. 39 yaşında tuğgeneral oldu, imparatorluğun çeşitli bölgelerinde görev yaptı ve 1905'te Kosova Valiliği'ne getirildi.Mahmud Şevket Paşa, İttihadçı olmamasına rağmen valiliği sırasında İttihadçılar'ın güvenini kazandı ve 1909'daki 31 Mart ayaklanmasını bastırmak için Hareket Ordusu'nun başına geçerek İstanbul'a geldi. Şehirde sıkıyönetin ilân eden Paşa, Sultan Abdülhamid'in tahtından indirilmesinden sonra bazı hükümetlerde Harbiye Nâzırlığı yaptı. 23 Ocak 1913'teki Bâbıâlî Baskını'ndan sonra da Sadrazam ve Harbiye Nâzırı oldu. Beş buçuk ay devam eden sadrazamlığı sırasında iktidarın asıl sahibi olan İttihad ve Terakki ile anlaşmazlığa düşen Mahmud Şevket Paşa, 11 Haziran 1913'te Beyazıt'ta uğradığı suikastte hayatını kaybetti ve Çağlayan'daki Âbide-i Hürriyet'e defnedildi. Türkiye'de bugün hâlâ yürürlükte olan bazı kanunlar, meselâ devlet memurlarının yargılanabilmeleri için âmirlerinden izin alınmasını gerektiren "Memurîn Muhakemâtı Kanunu", Mahmud Şevket Paşa'nın eseridir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder