31 Ekim 2012 Çarşamba

Bakan Ergin: 683 kişi açlık grevinde

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Almanya Adalet Bakanı Sabine Leutheusser-Schnarrenberger ile görüşmesinin ardından düzenlenen basın toplantısında gazetecilerin konuyla ilgili sorularını yanıtladı. Ergin, "Şu anda 66 ayrı cezaevinde 683 kişi gözüküyor bizde" dedi.

EYLEMLER SİYASİ

Eylemlerin hiçbirinin cezaevi koşullarına ilişkin olmadığını yineleyen Ergin, "Tamamen siyaset alanında tartışılması gereken konulara ilişkindir. Bunlar içerisinde Türkiye zaten kendi yol haritasını belirlemiştir. Hükümetimizin politikaları, temel politika belgelerinde bunların bir kısmının karşılığı söz konusudur" diye konuştu.

Diş fırçasını yuttu

İngiltere’nin Doğu Sussex bölgesinde yaşayan 19 yaşındaki Georgie Smith, dişlerinden sonra dilini fırçalarken diş fırçasını yuttu. Genç kız diş fırçasını yuttuktan sonra ilk önce öleceğini sandığını, ancak nefes alabildiğini fark edince boğazında bir yerde sıkışmadığını anladığını söyledi. Hastaneye kaldırılan Smith, doktorların çektikleri tüm röntgenlerde diş fırçasını bulamadıklarını belirtti. Smith, diş fırçasının bağırsağında olduğunu ya da çoktan doğal yollardan çıktığına inanıyor. Doktorlar da diş fırçasının doğal yollardan çıkabileceğini söylemiş. DIŞ HABERLER

Hz. Muhammed’e çok büyük saygısızlık

Ayhan YILDIZ / AHT Suudi Arabistan dünyanın en önemli İslam miraslarından Hz. Muhammed’in kabrinin de bulunduğu Mescid-i Nebevi’ye buldozer sokmaya hazırlanıyorSUUDİ Arabistan’ın, kutsal kent Medine’de Hz. Muhammed’in kabrinin de içinde bulunduğu Mescid-i Nebevi’yi yıkarak, yeniden inşa edeceği ileri sürüldü. Rus televizyonu Russia Today’in internet sayfasındaki habere göre, Mescid-i Nebevi’yi genişletme çalışmalarına hac ziyaretlerinin bittiği kasım sonunda başlanacak. Uzmanlar, Mescid-i Nebevi’yi genişletme çalışmaları sırasında Hz. Muhammed’in kabrine zarar verilmesinden endişe ediyor. ‘PEYGAMBER MESCİDİ’Hicretten sonra Medine’de Hz. Muhammed ve ashabı tarafından inşa edilen, Peygamber Mescidi olarak da bilinen Mescid-i Nebevi, Mekke’de bulunan Mescid-i Haram’dan sonra, İslam dünyasının ikinci en kutsal mescidi kabul ediliyor. Suudiler, her yıl ziyaretçi akınına uğrayan kutsal mekânın genişletilmeye ihtiyacının olduğunu söyleyerek projeyi savunuyor, ama inşaat çalışmalarının caminin çevresine ve en eskisi 7’nci yüzyıldan kalma tarihi yapılara etkisinin ne olacağı hakkında bir açıklama yapılmıyor. Buna karşın, Müslüman âleminden henüz bir tepki gelmiş değil. 6 MİLYAR $ HARCANACAKHz. Muhammed’in kabrinin de bulunduğu Mescid-i Nebevi’nin yerine yapılacak dev cami için 6 milyar dolar harcanacak. İnşası tamamlandıktan sonra 1.6 milyon kişiyi alma kapasitesine sahip olacak dev cami beraberinde bir tartışma da getirdi. Washington merkezli düşünce kuruluşu Gulf Institute ise, Mekke ve Medine ile ilgili ilginç bir veri ortaya koydu. Gulf Institute araştırmasına göre, son 20 yıl içerisinde Mekke ve Medine’deki tarihi eserlerin yüzde 95’i yıkılarak, yerine yeni binalar yapıldı. Suudiler, 2002 yılında Osmanlı döneminde Kâbe'yi korumak amacıyla inşa edilen Ecyad Kalesi'ni de yıkarak, yerine lüks oteller inşa etmişti. ‘Bir tek taşına dokunursanız ordumu gönderirim’Prof . Dr. Nevzat Yalçıntaş, Hz. Muhammed’in kabrinin bulunduğu Mescidi Nebevi’nin genişletilmesi ve yıkılmak istenmesinin 1926’da da gündeme geldiğini, Atatürk’ün Suudi Kralı’na telgraf çekerek “Vahhabiler Peygamberimizin mezarının tek bir taşına dokunurlarsa bütün orduyu güneye yığarım’’ yazdığını söyledi. Yalçıntaş, “1981’de o telgrafı ben gördüm. Dönemin Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, telgrafın bulunduğu yere konmasını ve bir daha da dışarıya çıkarılmamasını istemiş” dedi. Ancak bu iddia doğrulanmadı. Habertürk Yayın Danışmanı Murat Bardakçı da Atatürk’ün böyle bir mektubu hakkında bilgisi olmadığını söyledi.  

'Benden bile rahatsız oldular'

Nihal AŞKIN İZMİR / AHT ATATÜRK’e benzerliği ile tanınan İzmirli sinema sanatçısı Göksel Kaya, İstanbul’da 18 Ekim’de düzenlenen Orhan Gencebay gecesinde sahneye çıkarılmadığını ve apar topar sahneden uzaklaştırıldığını iddia etti. 1 hafta önceden özel davetli olarak çağrıldığını söyleyen Kaya şunları anlattı: “Bana ‘Gecenin sürprizi sizsiniz. Kimse sizi görmesin’ dediler ve sabah saat 11.00’de kulise kapattılar. Gece 23.30’a kadar kulisten çıkmadım. Sahneye çıkma saatim geldiğinde de Vatan Şaşmaz, ‘Birazdan aramızda dünyanın gıptayla önünde diz çöktüğü bir lider yer alacak’ diye anons yaptı. 5 dakika içinde sahneye çıkacaktım. Ne olduysa bu anonstan sonra oldu. Önce bir telaş başladı. Ardından bana ‘Çıkmayacaksın’ dediler. Birileri bu anonstan rahatsız olmuş herhalde.” Neden engellendiğini sorduğunda “Hükümetten tepki alır, kanalımız kapanır” yanıtını aldığını belirten Kaya, “Apar topar beni oradan uzaklaştırdılar. Kim niye bu anonstan rahatsız oldu bilmiyorum. Ancak bu bana, şahsıma değil, Atatürk’e karşı yapılan bir saldırıdır” dedi.

Hangisi Türkiye için hayırlı olur?

İsmail AKIN - Yağmur ERTAŞ - Burak ERSOY / AHT ABD’nin, doğu kıyıları Sandy Kasırgası ile mücadele ederken, dünya da “süper güç”ün 6 Kasım’da yapılacak başkanlık seçimlerine odaklandı. Halen başkanlık koltuğunda oturan Barack Obama ile Cumhuriyetçi aday Mitt Romney arasındaki çekişme de kıyasıya sürüyor. 1 haftadan az bir sürenin kaldığı başkanlık seçimleri için yapılan kamuoyu yoklamaları da başa baş gidiyor. Her iki aday da televizyonda canlı yayında 3 kez karşı karşıya gelerek kozlarını paylaştı. Obama’nın televizyon tartışmalarından 2-1 galip ayrıldığı görüşü ağırlık kazanırken, artık son sözü seçmenler söyleyecek. Peki tüm dünyanın merak ettiği, sonuçlara göre bazı dengeleri de değiştirecek başkanlık yarışı, Türkiye’yi nasıl etkileyecek? Türkiye için Obama’nın kazanması mı daha iyi, yoksa Romney’nin mi? Siyaset bilimcilerin görüşü Obama’dan yana ancak her ne olursa olsun sonucun ilişkileri değiştirmeyeceği kanaati de hakim... ‘Obama’nın politik tavrı daha iyi’ Soli Özel (Habertürk Yazarı-Kadir Has Üniversitesi Öğretim Görevlisi):BEN Obama’nın kazanmasını istiyorum. Romney’in iktisat politikasına egemen olan felsefesinin sadece Türkiye değil, herhangi bir toplum için tehlikeli ve zararlı olduğunu düşünüyorum. Dış politikada Amerika’nın yapabilecekleri konusunda çok kötü bir işaret olduğu kanısındayım. Bukalemun gibi kendini zihnine uydurarak konuştuğu için güvenilmez buluyorum. Obama’nın ciddi liderlik sorunları olduğu kanaatindeyim, buna karşılık gerek ekonomik politikaları gerek ise topluma bakışı bana daha yakın. Dış politikada da bugüne kadarki gibi ihtiyatlı olacağını düşünüyorum.‘Demokratlar işbirliği araçlarını kullanıyor’Beril Dedeoğlu (Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı):DEMOKRATLARIN kazanmasının Türkiye açısından daha olumlu sonuçlar doğuracağını düşünüyorum. Obama, dış politikasında işbirliği öncelikli davranan bir eğilim sergiliyor. Gerek Ortadoğu’nun yeniden yapılanmasında, gerek Avrupa ile ilişkilerde kırıcı bir dil yerine, kırıcı araçlar yerine; işbirliği araçlarını kullandığını görüyoruz. Özellikle Rusya ile olan ilişkilerinde, denetlenebilir bir rekabet uygulamaya çalışan bir ABD var. Dolayısıyla bu, Türkiye’nin sert tutumlarla karşılaşmaması, işbirliği içinde davranması anlamına gelir ki, şu an Türkiye’nin de buna ihtiyacı var. ‘Cumhuriyetçiler asker yanlısıdır’Ahmet Altan (Gazeteci-Yazar): BEN Amerika’nın ileriye bakan yüzünü, ileri teknolojlerin bir şekilde belirlediğini düşünüyorum. Eğer Cumhuriyetçiler gelirse askerler öne çıkar. Cumhuriyetçiler gelirse, Türkiye’de yeniden askeri dönem egemenlik kazanır. Çünkü Cumhuriyetçilerin Türkiye’deki aktif siyasetçileri siviller değil, askerler olmuştur. Demokratlar ise askerleri muhatap almayan, sivilleşme ve barıştan yana bir tavır içindeler. Mesela, Türkiye pek ayrımında durmadı ama Clinton geldiğinde, Genelkurmay’dan kimseyi muhatap almamıştı. Cumhuriyetçiler gelirse, bu uzaklaşma askerler vasıtasıyla daha hızlı gelişir. Obama seçimleri kazanırsa bu sivil vesayeti aşacağımızı düşünüyorum.‘Romney Türkiye’ye daha yakın durur’ Prof. Dr. Süha Bölükbaşı (ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi):BEN aslında ikisi arasında pek bir fark olduğunu düşünmüyorum. Dünya çok değişti. O kadar hızlı değişti ki, Taliban, Ortadoğu’daki gelişmeler, İsrail vs. ortalık tam bir arapsaçına dönmüş durumda. Bu nedenle A veya B kişisinin kazanmasının benim açımdan pek bir fark yaratacağını düşünmüyorum. Çünkü bu olaylar Türkiye ve Amerika’nın dış politikası dışında gelişiyor. Geleneksel Cumhuriyetçi Demokrat karşıtlığına dönecek olursak, çok fazla da fark etmiyor. Cumhuriyetçiler bilindiği gibi daha fazla güvenlik bağlamlı hareket ederler, Demokratlar daha ılımlılar. Sonuçta, pratikte çok bir fark olduğunu düşünmüyorum. Cumhuriyetçi adayın Türkiye’ye daha yakın durması bekleniyor aslında. ‘Kim kazanırsa kazansın ilişkiler daha da güçlenir’ Ekim Alptekin (Türk-Amerikan İşadamları Derneği (TABA/AmCham) Başkanı):KAMUOYU yoklamalarına göre Obama yarışı az farkla önde götürüyor. Fakat bu seçim, küçük farklarla kazanılacak bir seçim olacaktır. Seçmenler kişisel olarak Obama’yı seviyor ancak Obama’nın oy oranını tehlikeye atabilecek en önemli unsur ekonomik kriz. Amerika’nın kriz döneminde güç kaybettiğine yönelik bir algı var. Obama’nın ekonomiyi rakibi Mitt Romney’den daha iyi yönettiğine dair güçlü bir algı oluşturması gerekiyor. Başbakan Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama arasında yakın bir dostluk ilişkisi bulunuyor. Romney’in seçilmesi liderler düzeyinde ilişkileri zayıflatabilir fakat iki ülke arasındaki ilişkinin temelleri değişmeyecektir. Obama seçilse dahi kongrede çoğunluğun Cumhuriyetçilerde olması bekleniyor. Demokratlarla olduğu gibi Cumhuriyetçilerle de ilişkilerin ihmal edilmemesi gerek. Sonuçta kim kazanırsa kazansın, Türkiye’nin ABD ile uzun soluklu ve güçlü dostluğunun daha da derinleşmesine engel değildir. ‘Romney sınırlı bir siyasetçi’Hüseyin Bağcı (ODTÜ Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi): OBAMA... Çünkü Obama Rusya dahil, Avrupa dahil herkesin tercih ettiği biri. Romney konuşmalarında genelde soğuk savaş dönemi siyasetçileri andırıyor. Uygulamaya soktuğu değerler evrensel değil Hıristiyan yanlısı. Obama daha evrensel, daha geniş farklı dillere, dinlere yansıyan bir tutuma sahip. Romney daha sınırlı bir siyasetçi imajı çiziyor. ‘Sadece üslup ve tarz farkı var’Ali Bulaç (Gazeteci-Yazar):BENİM kanaatime göre strateji tayini konusunda bir fark yok. Fakat üslup ve tarz farkı var. Türkiye ve İslam kamuoyuna Obama daha yakın görünüyor. Kişisel olarak Cumhuriyetçilerden tedirginlik duyan bir insanım. Obama’nın iletişime daha açık bir başkan olduğunu düşünüyorum. ‘Obama ile büyük sorun yaşamadık’ Salih Tuna (Gazeteci-Yazar):BENİM tahminim Obama’nın kazanacağı yönünde. Türkiye’nin şu andaki genel politikasına da, Obama’nın daha uygun profil çizdiğini söyleyebilirim. ABD ile Obama döneminde büyük sorunlar yaşanmadı. Erdoğan belirli bir uyumu sağladı. Obama ile uyum içinde çalıştığını düşünüyorum. Tabii sonuçta Türkiye’nin menfaatleri önemli ve Türkiye kendi bağımsız menfaatini hesaplayarak yoluna devam etmektedir. Ancak bazı ülkelerle olduğu gibi menfaatler çerçevesinde ABD ile de karşılıklı bağımlılıklar söz konusudur. Obama’nın izlediği politikaların Türkiye açısından uygun olduğu kanaatindeyim.‘Obama’nın kazanması bizim için hayırlı olur’Prof. Dr. Kamer Kasım (Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı ve USAK Başkan Yardımcısı): OBAMA 4 yıldır ABD Başkanı olan ve politikaları Türkiye açısından bilinen bir isim. 1 Mart tezkeresinden sonra gerilen Türk-Amerikan ilişkileri, Obama döneminde büyük ölçüde düzeldi. Obama’nın Suriye politikası, Romney kadar net değil. Romney Suriyeli muhaliflere silah yardımının gerekliliğini vurgularken, Obama bu fikre mesafeli duruyor. Bu yönüyle Romney Türkiye’ye yakın olsa da, İsrail ve İran politikasında Türkiye’yi zorlayacak adımlar atacak. Cumhuriyetçiler askeri önlemler konusunda Demokratlara nazaran her zaman daha istekli olmuşlardır. Olası İran operasyonu ve İsrail’le ilişkiler düşünüldüğünde Romney’in kazanmaması Türkiye için daha hayırlı olacaktır.

Sandy İran'ın eseriymiş

DIŞ HABERLER SERVİSİAmerikalılar son yılların en yıkıcı kasırgasıyla mücadele ederken, yaşananlarla ilgili pek çok ilginç teori de gündeme geliyor.'KASIRGAYI İRAN YAPTI'CNN International'ın haberine göre, Suriye Silahlı Kuvvetleri adına kurulan Facebook sayfasında, "ABD'yi vuran Sandy kasırgasının dayanıklı Suriye rejimi ile birlikte direnişi destekleyen kahraman İran rejiminin geliştirdiği son teknoloji ile çıkarıldığı doğrulandı" ifadelerine yer verildi. Buna ek olarak, sel felaketi ve onlarca kişinin ölümü, Beşar Esad'a saldırmaya cesaret edenler ve barışı tehdit edenler için bir ceza olarak yorumlandı.Bu paylaşıma şu yorumlar yapıldı: "Bu tamamen rejim ve haydutlarının zırvası", "Bu saçmalıktan daha kötü bir şey olamaz. Eğer böyle yüksek teknolojiye sahipseniz, neden sizin şu yüce sofistike rejiminiz Rusya'daki hava sıcaklığını artırmıyor; Suriye'nin kurak topraklarına biraz yağmur yağdırmıyor?" Buna karşılık, rejim destekçileri "Evet bu Suriye'nin cesur arslanlarının büyük ulusumuza karşı komplo kuranlara yapılmış bir misillemesi. Geç de olsa zafer bizim olacaktır" ifadelerini paylaştı.'SEBEP EŞCİNSEL EVLİLİKLER!'Evanjelik vaiz John McTernan, onlarca kişinin ölümüne ve milyarlarca dolarlık maddi zarara neden olan Sandy Kasırgası'nın ABD'yi vurma nedeninin, Başkan Barack Obama ve başkanlık seçimlerindeki Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney'nin eşcinsel yanlısı politikaları olduğunu öne sürdü.Her iki adayın da eşcinsel yanlısı olduğunu savunan McTernan, ayrıca Obama'nın İsrail'i yıkmayı amaçladığını söylediği Müslüman Kardeşler örgütüne destek verdiğini iddia etti. McTernan, bu yıl başlarında da yaptığı açıklamada da, 2005 yılında New Orleans'ı vuran Katrina Kasırgası'na, kentte düzenlenen eşcinsel temalı Mardi Gras Karnavalı'nın neden olduğunu söylemişti.  

"Esad ayrılırsa daha çok kan akar"

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Suriye lideri Beşşar Esad hükümetinin devrilmesi durumunda ülkede daha çok kan akacağını iddia etti. Fransız meslektaşı Laurent Fabius'la görüşmesinden sonra düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Lavrov, hem Rusya hem de Fransa'nın Suriye'de askeri operasyon seçeneğine karşı olduğunu ifade etti. Rus basınında yer alan bilgilere göre Lavrov, "Suriye'de askeri çözüm olmayacağı konusunda hemfikiriz" dedi. Batılı ortaklarının, Esad'ın devrilmesi yönündeki taleplerinin "saf bir hayal" olduğunu savunan Rus Bakan, Suriye yönetiminin sadece Sovyet ve Rus yapımı askeri malzeme kullandığı yönündeki iddiaların da gerçekçi olmadığını belirtti. Rus MIG savaş uçaklarının Suriye halkını bombaladığı yönündeki iddiaya cevap veren Lavrov, "Sovyetler dahil, son onlarca yılda bölgeye Amerikan ve Fransız savaş uçakları satıldı. Burada tüm ülkelerden alınan savaş uçakları kullanılıyor. Buna bombardıman uçakları dahil. Burada mantıklı olmalıyız" dedi. Esad'ın devrilmesinin 19 aydır devam eden şiddeti durdurmasının mümkün olmadığını savunan Rus Bakan, "Eğer Esad hükümeti devrilirse her şey devrilir. Bu birileri için öncelik olursa, kan akmaya devam edecek. Esad'in geleceğine Suriye halkı karar vermeli" ifadelerini kullandı. CİHAN

Ankara'da kaza

Ankara'da, aşırı hızlı minibüsün kavşakta dönüş yapan araca yandan çarpması sonucu 2'si ağır 9 kişi yaralandı. Kaza, Keçiören ilçesi İrfan Baştuğ Caddesi Subayevleri kavşağında meydana geldi. Kalecik'ten yola çıkan 06 TZM 33 plakalı minibüs cadde üzerinde ilerlerken Subayevleri kavşağında duramadı. Minibüs, kavşakta dönüş yapmakta olan 06 AK 3086 plakalı araca yan taraftan çarptı. Minibüste bulunan 7 kişi ile 06 AK 3086 araçta bulunan 2 kişi yaralandı. Çarpmanın etkisiyle 06 AK 3086 aracın yan tarafı içine çöktü. Çöken tarafta yolculuk yapan bir kişi içeride sıkıştı. Kaza sonrasında olay yerine sağlık ekipleri, itfaiye ve polis çağrıldı. Sağlık ekipleri, ilk müdahalelerinin ardından yaralıları çevredeki hastanelere götürdü. Araç içinde sıkışan şahıs için itfaiye ekipleri, sağlık ekipleri ve vatandaşlar seferber oldu. Uzun çabalar sonrasında sıkışan vatandaş araçtan çıkarılarak hastaneye gönderildi. Polis kazayla ilgili olarak soruşturma başlattı. CİHAN

Yıldızınız bugün ne söylüyor?

HANDE KAZANOVA'NIN BURÇ YORUMLARI İÇİN TIKLAYINIZ...  

Eşber Yağmurdereli açlık grevi günlerini anlattı

Türk solunun düşünürlerinden, 18 yıl boyunca cezaevinde kalan Eşber Yağmurdereli, yaptığı açlık grevlerini Enver Aysever'in sunduğu Aykırı Sorular'da anlattı. Yağmurdereli, en kritik dönemin 50. gün olduğunu belirterek, 50. günden sonra ölümlerin başlayabileceğini ve grevden vazgeçilse bile bedende kalıcı hasarlar olabileceğini söyledi.

Eşber Yağmurdereli açlık grevi günlerini anlattı

Niğde'de pompalı cinnet

Niğde'de psikolojik rahatsızlığı bulanan bir kişi evinin balkonundan pompalı tüfekle etrafa rastgele ateş etti. Olayda iki kişi çeşitli yerlerinden yaralandı, 3 araç da hasar gördü.

Niğde'nin Perşembe Pazarı semtinde psikolojik rahatsızlığı olduğu öne sürülen Harun Altunsaray isimli şahıs, evinin balkonundan pompalı tüfekle etrafa rastgele ateş etti. Olayda evin karşısında bulunan Emre Duyar ve Kazım Güzel isimli iki balıkçı yaralandı. Yoldan geçen iki araç da isabet eden saçmalarla zarar gördü. Yol kenarında bulunan bir aracın ise arka camı patladı. Araç sahipleri olayın nasıl geliştiğini tam anlayamadıklarını, korku ve panik yaşadıklarını, bir anda araçlarına kurşunların geldiğini söyledi.

Olay yerine çağrılan ambulansla yaralanan 2 balıkçı Niğde Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Yaralanan balıkçıların hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi.

Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.

111 kere maşallah!

Gaziantep'in İslahiye ilçesinde yaşayan 111 yaşındaki Ayşe Uskar'ın 10 çocuğundan 48 torunu, 59 da torununun çocuğu bulunuyor. İslahiye'nin Atatürk Mahallesi'nde ikamet eden Ayşe Uskar, 1901 yılında Aydın’da yörük çadırında dünyaya geldiğini belirterek, "Konya, Antalya, Kahramanmaraş’ta yaylarda göçebe hayatı sürdüm. 14 yaşındayken hiç görmediğim İsmail Uskar ile çocuk yaşta evlendirildim. Düğünümüz konakladığımız yaylada kurulan çadırda üç gün üç gece sürdü. O zaman düğünlerde söylenen kına türkülerini hiç unutmuyorum. Mustafa Kemal Atatürk'ü ve İsmet İnönü gibi devlet büyüklerini gördüm. Atatürk öldüğünde çok üzüldüm" dedi.Galeri için tıklayınız! Ayşe Uskar, 6 erkek 4 kız olmak üzere 10 çocuğu bulunduğunu belirterek, "Çocuğumun biri hayatını kaybetti. 48 torunum var. 59 tane torunun çocuğu bulunuyor. Eskiden yiyecekler bu denli hormonlu değildi, bulgur pilavının yanında yoğurt yer işimize gücümüze bakardık. Kendi beslediğimiz hayvanlarımızın sütünden peynir, yoğurt yapardık. Her şeyin doğal olduğu bir ortamda yaşardık, şimdi dört duvar arasına çakıldık" diye konuştu. Ayşe Uskar, 2011 yılında hac görevini de yerine getirdiğini, eşi İsmail Uskar'ın ise 1990 yılında hayatını kaybettiğini sözlerine ekledi.İHA

ODTÜ savaş alanına döndü!

Polis göstericileri biber gazı ve tazyikli su sıkarak dağıtmaya çalıştı. Ormanlık alana çekilen ve barikat kuran grup, önce bariyeri, ardından güvenlik kulübesini ateşe verdi.  Fotoğraflar için tıklayınız... Üzerlerine yağmurluk geçiren, yüzü maskeli yaklaşık 50 kişilik grup, ODTÜ girişine çöp kovalarını itip, güvenlik kulübesinde bulunan kameraları kırarak geldi. Bir süre polise taş atan grup daha sonra cezaevlerinde yaşanan açlık grevlerine destek verdiklerini belirten bir açıklama yaptı. Açıklama sırasında zafer işareti yaptığı görülen grup üyeleri, terör örgütü lideri Abdullah Öcalan'a özgürlük istedi.  Video için tıklayınız...Açıklamanın ardından grup üyeleri polise, taş, sopa, havai fişek, torpil ve şişe ile saldırdı. Emniyet güçleri üzerine gelen gruba biber gazı ve tazyikli su ile müdahale etti. ODTÜ'ye ait ormanlık alana çekilen grup üyeleri, ağaçların arasında da polise saldırmayı sürdürdü. Bununla yetinmeyen göstericiler, bariyer kurup, kurdukları bariyeri ateşe verdi. Güvenlik kulübesini de ateşe veren göstericilerle polis arasındaki çatışma uzun süre devam etti. Çıkan olaylarda bazı polis memurları yaralandı. Grubu biber gazıyla dağıtmaya çalışan ekiplerin gazı bitince, bidonlarla olay yerine gaz getirildi. Müdahale sırasında ODTÜ girişi ile Eskişehir Yolu arasında bulunan yaklaşık 500 metrelik alanı gaz bulutu kapladı. Yoldan geçen sürücüler ve vatandaşlar da gazdan nasibini aldı. Uzun süren çatışmanın ardından göstericiler, kampüse girerek, gözden kayboldu. İtfaiye ekipleri, ateşe verilen kulübeyi ve bariyeri söndürdü.CHA

"Zorla oral seks yaptırdı!"

İnternette bir sosyal paylaşım sitesi aracılığıyla tanıştığı arkadaşıyla buluşmak için ülkesinden Antalya’ya gelen Alman 27 yaşındaki A.K.’ye yardım etme bahanesiyle otobüsüne alan 35 yaşındaki H.B., turist kıza cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla tutuklandı.Olay, merkez Aksu İlçesi Güzelyurt Mahallesi Serik Caddesi’nde meydana geldi. Alman A.K., bir sosyal paylaşım sitesi üzerinden tanışarak arkadaş olduğu Türk gencini görmek amacıyla Antalya’ya geldi. A.K., uçaktan indikten sonra arkadaşını telefonla arayarak yanına gelmek için hangi otobüse bineceğini sordu. Arkadaşı 600 numaralı belediye otobüsüne binmesini istediği kızı şehir merkezinde karşılayacağını söyledi.  Havalimanında bir süre yürüyen A.K., yanında duran bir otobüs sürücüsünün istediği yere götürebileceği teklifini kabul etmedi. Bir süre daha yürüdükten sonra yol kenarında bekleyen A.K.’nin yanında, bu kez üzerinde turizm taşımacılığı yapan bir şirketin adının yazılı olduğu başka bir otobüs durdu.  Otobüs sürücüsü Alman kıza nereye gideceğini sordu. 600 numaralı otobüsü beklediğini söyleyen A.K.’ye sürücü, "Bu, 800 numaralı otobüs. 600 numaralı otobüsle aynı güzergahtan geçiyor, seni götüreyim" dedi. Otobüsün üzerinde yazılı 800 numarayı okuyan kız otobüse bindi.  İddiaya göre otobüs sürücüsü A.K.’yi Aksu İlçesi Çamlık mevkiine götürerek ilişkiye girmek istedi. A.K. kabul etmeyince yanında bulunan bıçakla kızı tehdit eden otobüs şoförü, A.K.’ye zorla oral seks yaptırdı. Sürücü oral seksin ardından turist kızı otobüsten indirip olay yerinden kaçtı. Yürüyerek bir akaryakıt istasyonuna gelen A.K., başından geçenleri buradaki görevlilere anlattı. Akaryakıt istasyonu çalışanları durumu polise bildirdi. Kısa sürede olay yerine gelen polis, tercüman aracılığıyla Alman kızın ifadesine başvurdu. A.K. ifadesinde, "Otobüsün üzerinde 800 numara yazıyordu. Bana yardım edeceğini söyleyerek 600 numaralı otobüsle aynı yere gittiğini söyledi. Bunun üzerine otobüse bindim. Şoför ağaçlık bir alanda otobüsü durdurdu. Yanıma gelip benimle birlikte olmak istedi. Otobüsten inmek istedim ama bıçak çıkartarak  Bana zorla oral seks yaptırdı. Sonra da otobüsten indirip kaçtı" dedi. Polis, yaptığı araştırmada kısa sürede otobüsü belirledi. Otobüsün daha önce kiralık olarak çalıştığı turizm taşımacılık firmasıyla irtibata geçen polis, sürücüsünün H.B. olduğunu ve aracıyla birlikte bir süre önce işten çıkarıldığını belirledi. Polis, turizm taşımacılık şirketinin verdiği bilgi doğrultusunda kısa sürede H.B.’yi yakalayarak gözaltına aldı. Şüpheli H.B., sorgusunun ardından çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.DHA

Taksim'den uzak durun

Cumhuriyet Caddesi, 5 Kasım'dan itibaren Tarlabaşı'ndaki otoparktan, Divan Oteli önüne kadar trafiğe kapatılacak. Taksim Meydanı Düzenleme Projesi çalışmalarına başlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan açıklamada, Cumhuriyet Caddesi'nde 5 Kasım'da başlayacak çalışmalar kapsamında, Tarlabaşı Bulvarı'ndaki mevcut otopark ile Divan Oteli önüne kadar olan 400 metrelik kısmın trafiğe kapatılacağı bildirildi.TRAFİĞE KAPALI ALANLAR VE ALTERNATİF YOLLAR Açıklamada, yaklaşık 240 gün sürecek çalışmalar sırasında, trafiğin aksamaması için trafik sirkülasyon planları hazırlandığı kaydedilerek, trafiğin Tarlabaşı-Harbiye yönünde Taksim Meydanı üzerinden, Mete Caddesi-Asker Ocağı Caddesi-Cumhuriyet Caddesi (Divan Oteli önünden), Harbiye-Tarlabaşı yönünde ise Cumhuriyet Caddesi (Divan Oteli önünden), Abdulhakhamit Caddesi ve Tarlabaşı'ndan verileceği belirtildi. AA

Bornova cinayeti zanlısı yakalandı

İzmir'in Bornova İlçesi Altındağ semtinde 10 gün önce kavga ettiği Rıdvan Bahtiyar'ı (24) bıçaklayarak öldürdüğü iddiasıyla gözaltına alınan Ahmet M., sevk edildiği mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olay, Altındağ semti 5540 ile 5545 sokak köşesinde 10 gün önce meydana geldi. İddialara göre, Rıdvan Bahtiyar, düğünde başkasıyla yaşadığı tartışmaya müdahale eden Ahmet M. ile kavga etti. Bir gün sonra kahveden çıkan Bahtiyar, yolda Ahmet M. ile karşılaşınca ikili arasında yine kavgfa çıktı. Yaşanan arbede sırasında bıçaklanan Rıdvan Bahtiyar, ağır yaralı olarak kaldırıldığı Ege Üniversitesi Hastanesi'nde hayatını kaybetti. Cinayet sonrası ardından kayıplara karışan Ahmet M. polisin sıkı takibi sonucu olaydan 10 gün sonra yakalanarak gözaltına alındı. Cinayet Büro Amirliği'ndeki işlemleri tamamlanan zanlı sevkedildiği nöbetçi mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi.CHA

Yanan araçta kundaklama şüphesi

Bursa'da 3 gündür gerginliğin yaşandığı Merkez Yıldırım ilçesi Yavuzelim Mahallesinde gece saatlerinde boş bir arazide yanan araç polis ekipleri harekete geçirdi. Yangınla ilgili soruşturma başlatılırken, polis ekipleri kundaklama şüphesi üzerinde duruyor. Olay, saat 11.45 sıralarında Merkez Yıldırım İlçesi Yıldırım Spor Kompleksi karşındaki boş arazide meydana geldi .Edinilen bilgiye göre, kime ait olduğu belirlenemeyen 25 EY 775 plakalı otomobil boş arazide yanmaya başladı. Gelen ihbar üzerine bölgede bekleyen polis ve itfaiye ekipleri harekete geçti. Kısa sürede olay yerine Özel Harekat ekipleri ve çok sayıda polis sevk edildi. Yanan aracı itfaiye ekipleri kısa sürede söndürürken, araçta çıkan yangının arka kısmından başladığı tespit edildi. Olay yeri inceleme ekipleri de bölgeye gelerek yaptıkları araştırmada bagaj kısmında bir adet kırık bira şişesi buldu. Yangınla ilgili soruşturma başlatılırken, polis ekipleri kundaklama şüphesi üzerinde duruyor.İHA

İnce'den CHP'ye deniz benzetmesi

CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, ''CHP bir büyük denizdir. Denizin içerisine zaman zaman yabancı maddeler düşebilir. Ama deniz onların hepsini dalgayla kenara atar'' dedi.CHP Grup Başkanvekili İnce, beraberinde CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran ile partisinin Vakfıkebir İlçe Başkanlığı tarafından bir düğün salonunda düzenlenen yemek programına katıldı.Burada partililere hitaben bir konuşma yapan İnce, milleti ve cumhuriyeti kurtaracak olan şeyin yine millet olduğunu ifade ederek, ''CHP bir büyük denizdir. Denizin içerisine zaman zaman yabancı maddeler düşebilir. Ama deniz onların hepsini dalgayla kenara atar. Onun için sloganımız 'çok çalışmak, çağdaş olmak'. Çalmayacağız, çaldırmayacağız. Yani biz bu milletin susmayan dili, bükülmeyen bileği, eğilmeyen başı olacağız. Bunu hep birlikte yapabiliriz biz'' diye konuştu.İnce, şöyle devam etti:''1919 yılında Amasya Genelgesi'nde üç önemli karar alınıyor. Birinci olarak, 'İstanbul hükümetinin görevini yapamadığı, ikinci olarak vatanın ve milletin bağımsızlığının tehlikede olduğu, üçüncü olarak da vatanın bağımsızlığını yine milletin aziz kararlılığı kurtaracaktır' deniliyor. Askerler, Genelkurmay gelip sizi kurtaramaz, onlar kendini kurtaramıyor. Sanki biz yaptık, memleketi bu hale biz getirdik. 12 Eylül'de kime işkence yaptınız siz? Tayyip'e mi yaptınız solculara mı yaptınız? 12 Eylül'de hangi partiyi kapattılar?''CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran da iktidar olmanın yolunun güven ve umut vermekten geçtiğine işaret ederek, ''İnsanların bize oy vermesi için bizim parti içinde kavga olmaması, dayanışma olması lazım. Birlik ve beraberlik içinde güç birliği yaparak karşı tarafa o umudu ve güveni vermemiz gerekir. Ortada bir gerçek var ve bunu görmemiz lazım. Burası Anadolu'nun iftiharı Trabzonspor'un kalesi. Futbol terimiyle artık top ayağımıza geliyor. Top ayağımıza gelirken doğru yerde durmamız ve gol atmamız lazım. Karşı taraf artık tel tel dökülüyor ve pili bitti'' ifadesini kullandı.AA

Duran kalbi iki kez çalıştı

Muğla'nın Dalyan Beldesi'nde, Köyceğiz Gölü'ne bir arkadaşı ile balık avlamak için açılan Erdoğan Yetkin (64) dengesini kaybederek göle düştü. Jandarma ekipleri tarafından gölden çıkarılan Yetkin'in duran kalbi şans eseri asker eşini ziyarete gelen hemşire tarafından çalıştırıldı. Hastanede yoğun bakım ünitesine bağlanan Yetkin'in sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. Dalyan'da esnaf olan Erdoğan Yetkin arkadaşı ile balık avlamak için Köyceğiz Gölü'ne gitti. İki arkadaş daha sonra göle açıldı. Yetkin, Dalyan Kanalı'nın Köyceğiz Gölü ile birleştiği yerde akşam saatlerinde bilinmeyen bir nedenle dengesini kaybederek göle düştü. Yüzme bilmediği öğrenilen Yetki'nin düştüğünü fark eden arkadaşı Yetkin'i kurtarmaya çalışırken aynı zamanda jandarmaya durumu bildirdi. İhbar üzerine jandarma asayiş botu, olay yerine geldiklerinde suda batmak üzere olan Yetkin'i gölden çıkarıp bota çektiler. Kalbi duran Yetkin'e karaya çıkartılıncaya kadar jandarma personeli tarafından kalp masajı yapılarak hayata döndürülmeye çalışıldı. Asayiş komutanlığına geldiklerinde tesadüfen asker eşini ziyarete gelen hemşire Cennet Zeybek Demir'in müdahalesiyle kalbi çalıştırılan Yetkin, ambulansla Ortaca Devlet Hastanesine kaldırıldı. Yetkin'in burada bir kez daha durdu. Doktorların müdahalesiyle Yetkin'in kalbi tekrar çalıştırıldı. Ortaca Devlet hastanesinde acil servisinde yapılan müdahalenin ardından Fethiye Esnaf Hastanesi yoğun bakım servisine sevk edilen Erdoğan Yetkin'in sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi.DHA

İstanbul yeni Peugeot'larla buluşuyor!

İstanbul Autoshow 2012’de yeni 301 ve yeni 208 modellerine yer verecek olan Peugeot, ürün gamında yükseliş ve uluslararası büyüme politikalarını tekrar vurguluyor. Kısa bir süre önce Paris Otomobil Fuarı’nda sergilenen Onyx konsepti aracılığıyla süper otomobiller konusunda deneyimini bir kez daha kanıtlıyor. Otomobilseverlerin merakla bekledikleri efsanevi 208 GTi modeli de İstanbul Autoshow 2012’de örtüsü açılacak yeni modeller arasında yer alıyor. Ziyaretçilerin fuarda merakla bekledikleri diğer bir model Yeni Peugeot RCZ, Peugeot’nun hayal ve heyecan yaratan esin kaynağının yenilenmesini temsil ediyor. Peugeot standında tasarım tutkusu heyecan verici Peugeot modelleriyle buluşuyor.TÜRKİYE’NİN OTOMOBİLİ YENİ PEUGEOT 301: 120 YILI AŞKIN OTOMOBİL DENEYİMİNDEN DOĞDU.Peugeot, vites yükseltmek için, İstanbul Auto Show 2012’de, uluslararası büyüme stratejisinin hızlandırılmasındaki en önemli kozu olan Yeni Peugeot 301’in dünya prömiyerini yapıyor.ŞIKLIK VE SADELİKOtomobilin tasarımı Peugeot’nun en üst kalite kriterlerinin bir araya getirilmesiyle yönlendirildi. Bunlar aynı zamanda otomobilin cömert ve sağlam imajına katkıda bulunuyor. 301, ön tasarımı ile yeni Peugeot stilinin bütün genlerine sahip.KISKANDIRAN İÇ MEKAN GENİŞLİĞİYeni Peugeot 301’in iç mekanında ilk olarak genişlik dikkat çekiyor. 2,65 m’ye çıkarılan sınıfının en uzun dingil mesafesi ve 640 litre bagaj hacmi, kullanıcıların geniş iç mekan beklentisini karşılıyor.GÜVENLİK VE TEKNOLOJİYeni Peugeot 301’de ESP, ABS, EBD, EBA ve ani bir frenajda otomatik yanan flaşörler tüm seviyelerde standart olarak sunuluyor.YENİ PEUGEOT 208: BEDENİNİ ÖZGÜR BIRAKGÖZ ALICI TASARIMYeni Peugeot 208'in, bir heykeltraşın elinden çıkmış gibi dizayn edilen gövde detayları, kaslı ve atletik bir görünüm sağlayarak markayı modernliğe taşıyor.YEPYENİ SÜRÜŞ DENEYİMİYeni Peugeot 208’de, farklı bir sürüş deneyimi için tamamen yeniden tasarlanan sürüş konumu, hiçbir araçta bulunmayacak hisler sunuyor. Küçük çaplı direksiyon simidi, göz hizasında gösterge paneli ve SMEG dokunmatik multimedya sistemi ile Yeni Peugeot 208’in kullanımı çok daha rahat, daha sezgisel ve dolayısıyla daha güvenli.YENİ NESİL MOTOR SEÇENEKLERİYeni nesil 3 silindirli benzinli motor serisi, yakıt tüketimi ve CO2 emisyonları konusunda gerçek bir ilerleme sağlıyor. e-HDi Stop&Start teknolojisi ise, hızlı, titreşimsiz ve sessiz çalışması ile sürücüsüne hissettirmeden ekonomi yapmayı başarıyor.PEUGEOT ONYX HAYALLERİN ÖTESİNDE BİR SUPERCARPeugeot’nun konsept otomobili ONYX, görülmemiş bir sürüş deneyimi yaşamak isteyenler için malzemenin en saf hali ile şekillendirildi. Yarış dünyasından esinlenerek tasarlanan bu supercar’ın, 600 hp gücünde V8 HDi motor ve 80 hp gücünde elektrikli motorun eşsiz birleşimi ile ortaya çıkan hibrit motoru, orta bölümde konumlandırılıyor.PEUGEOT 208 GTİ: EFSANENİN YENİDEN DOĞUŞUDaha ilk bakışta sportifliği ifade eden 208 GTi, özgün havalandırma ızgaraları, LED’leri, özel 17” jantları, iç ve dış aksamdaki detaylarının yanı sıra benzersiz iç ambiyansı ile efsanenin geri dönüşü niteliğinde. Kısaltılmış 6 ileri vitesli şanzımanı, 200 beygir gücüne sahip 1.6L Turbo motorun kapasitesinin hayata geçirilmesine imkan veriyor.YENİLENEN PEUGEOT RCZ SAF VE GÜÇLÜYeni Peugeot RCZ’de, daha önce eşi benzeri görülmemiş bir ön yüz bulunuyor. Bu ön yüzün daha belirgin olan sportif karakteri ve güçlü yapısıyla Yeni Peugeot RCZ, İstanbul Autoshow 2012'de sizi bekliyor. Detaylar için tıklayınız...

"Başörtülü milletvekili beni rahatsız etmez"

Merve Kavakçı'yla ilgili yazısından pişman olmadığını söyleyen Ekşi, başörtülü milletvekili ile ilgili ilginç bir çıkış yaptı. CHPli Ekşi, Meclis'te başörtülü vekilin kendisini rahatsız etmeyeceğini söyledi.İşte Oktay Ekşi' nin açıklamaları...Oktay Ekşi, 28 Şubat sürecinde Merve Kavakçı olayıyla ilgili "Canlı Bomba" başlıklı yazısının arkasında durduğunu belirterek, "Hala o olayın provokasyon olduğunu düşünüyorum." dedi. "Şimdi gelecek seçim için birçok Merve Kavakçı'yı Meclis'e sokmak için hazırlanıyorlar." diyen Ekşi, başörtülü milletvekilinin kendisini rahatsız etmeyeceğini söyledi. CHPli Ekşi şöyle devam etti: Artık hepimiz belli bir değişim sürecine tabiiyiz. Taş değilim, elbette toplumun içindeki olaylar beni de etkiledi. Elbette Meclis içinde o hanımefendi keşke Cumhuriyet'i kuran temel değerlere uygun bir şekilde bulunsa diye içimden geçiririm. Ama saygımda kusur etmem... Gönlüm istemez, üzülürüm. Fakat "Bu hanım burada ne geziyor?" da diyemem. Diyeni de kınarım. Çünkü kabalıktır. Böyle bir şeye hakkımız yok.“ANALARINI DA SATARLAR” YAZISINDAN PİŞMAN MI?Oktay Ekşi'ye Başbakan ile davalık olduğu “Analarını da Satarlar” yazısı da soruldu. Yazıyı yazdığında okuyuculardan ve meslektaşlarından hiçbir tepki almadığını belirten Ekşi, “Asıl vaveyla Başbakan'ın sözlerinden sonra koptu.” diye konuştu. Oktay Ekşi şöyle devam etti: 28 Ekim'de hiçbir şey yokken 29'unda vaveyla kopunca dedim ki yarınki yazımın altına bir özür metni koyar, rencide edilmiş insanlardan özür dilerim. Niçin insanları rencide edeyim ki? Zaten hiçkimsenin böyle bir hakkı da yok. Ancak Başbakan “Ben savaş ilan ederim” filan diyince çalıştığım grubun başına neler geleceğini dikkate alarak ayrıldım.“BUGÜN OLSA O YAZIYI YAZMAZDIM”Balçiçek İlter'in o yazı için “Bugün olsa yazar mıydınız?” sorusuna ise Ekşi şöyle cevap verdi: Ben bu olayda kimseyi suçlamıyorum. Aydın Bey en uygun tavrı gösterdi. Ben de kendime düşeni yaptığımı düşünüyorum. Başbakan da bir siyasetçidir, beni tasfiye edebilecek bir fırsat doğdu ve bu fırsat kullanıldı. Sadece keşke bu işe zerafet egemen olsaydı diyebilirim.Bugün, o tepkileri yaşamış bir insan olarak o yazıyı yazmazdım diyebilirim. Onun yerine başka bir cümle, başka türlü bir vurucu ifade kullanabilirdim. Çünkü tekrar ediyorum, niçin ben insanları rencide etmiş olayım?“BAŞBAKAN BENİM YÜZÜME BİLE BAKMADI”Adnan Menderes gazetecileri, özellikle de muhabirleri haşere gibi görürdü. Şimdi Başbakan'ın bakışından da aynısını hissediyorum. Ben kaderin cilvesiyle meclisin en yaşlı üyesi olarak meclisi açtım. Bu vesileyle herkes gibi Başbakan da geldi, yemin etti. Mecliste eskiden Meclis Başkanlık Divanı'na bir saygı göstergesi olarak selam verilirdi. Başbakan selam vermedi, tam tersine beim bulunduğum tarafa bakmadı bile. Yüzünden akan ifade “bu burada da mı karşımda” diyen bir ifadeydi. Hiçbir şey hissetmedim, olayı hiçbir şey hissetmeye değer bulmadım. Sonrasında hiç karşılaşmadık. Sadece bir kere Darüşşafaka'nın genel kurul töreninde bir konuşma yaptığında ben de karşısında oturuyordum.“BU TARİHE KADAR AKLIN NEREDEYDİ?”Geçtimiz gün darbe komisyonuna bilgi vermeye giden Oktay Ekşi, Baykal'ın çıkışına da değindi:Hukuk tepkisi açısından bakarsanız Baykal'ın kulak vermeye değer sözleri var. Anayasa'nın 138. maddesi diyor ki bir mesele yargıya intikal ettiyse onunla ilgili mecliste hiçbir görüşme yapılmaz. Ancak artık komisyon kurulmuş, orda da CHP' den üyeler var, demek ki komisyonun meşruiyetini kabul etmişler. O kadar yol gidildikten sonra biri çıkıyor diyor ki burda usule aykırı bir durum var. Kardeşim bu tarihe kadar aklın neredeydi? Bir de tabi oraya gidip bu açıklamayı yapmak yerine bir yazı yazar dersin ki anayasanın şu şu maddeleri nedeniyle ben gelmeyi reddediyorum. Hiç kimse de size bir şey demez.

Pompalıyla dehşet saçtı!

Niğde'deki olay saat 21.00 sıralarında Niğde Merkez Perşembe pazarı içerisinde meydana geldi. İddiaya göre, H.A (23) isimli şahıs, kendisine ait iş yerinin balkonunda pompalı tüfekle çevreye ateş etmeye başladı. Olay anında 01 HD 349 plakalı aracı ile yoldan geçen E.D (20) ve K.G (42), tüfekten çıkan saçmalarla yaralandı. Olay yerine gelen 112 Acil servis ekipleri, yaralıları alarak Niğde Devlet hastanesi Acil servisine kaldırıldı. Tüfekten çıkan saçmalar çevrede bulunan dükkanlara ve araçlara isabet etti. 2 kişiyi yaraladıktan sonra olay yerinden aracıyla kaçan H.A., bir süre sonra polis ekipleri tarafından yakalanarak gözaltına alındı. Olayda yaralıların durumlarının iyi olduğu öğrenilirken, polis olaylarla ilgili soruşturma başlattı.İHA

Diyarbakır Valisi'nden belediyeye ağır suçlama

DÜKKANINI KAPAMAYAN ESNAF TEHDİT EDİLİYOR

Diyarbakır Valisi Mustafa Toprak, 'cezaevlerindeki açlık grevlerine destek' eylemleri sırasında yaşananları değerlendirdi. Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlüler üzerinden yapmaya çalışılan provokasyon olayının tutmadığını bildiren Toprak, belediyenin iş yerini açan esnafları ceza yazmakla tehdit ettiğini söyledi.

''Okulların yollarını kesip, minibüsün kontağını kapattırmaya çalışıyorlar. Bu gerçek bir irade değildir. Vatandaş gerçek iradesiyle çocuğunu okula göndermiyorsa, kepengini indiriyorsa dersiniz ki bu kişinin kendi düşüncesidir.

Ama yüzde yüzde böyle değildir. Vatandaş itibar etmiyor, vatandaşı tehdit ediyor. İş yerini açanı da oraya ertesi gün belli görevlileri gönderip ceza yazdırmakla tehdit ediyorlar. Bunların hepsi biliniyor.''

1.6 MİLYONLUK ŞEHİRDE NORMAL

Vatandaşların provakasyona itibar etmemesi nedeniyle büyük olumsuzluk yaşanmadığını dile getiren Toprak, "Şiddet ortaya koymak suretiyle insanları sindirmeye, ürkütmeye çalışıyorlar. Olaylar cezaevine yakın yerlerdir. 1 milyon 600 bin kişinin yaşadığı bir yerde 3-5 bin kişinin istismar edilebilecek noktalarda toplanmasını normal karşılamak lazım. Bu olaylar vatandaşlarla yakından uzaktan alakalı değildir. Diyarbakır'da dün eğitim ve öğretim kesilmedi'' diye konuştu.

SOKAKLAR PİSLİKTEN GEÇİLMİYOR

Diyarbakır'da çöplerin zamanında toplanmadığına işaret eden Vali Toprak, "Nasıl oluyor da bu görevi yapmak zorunda olanlar bunu yapmıyorlar. Vatandaşlar bunu sorgulasınlar" dedi.

Vali sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bayram süresince gezdim, her yer pislikten geçilmiyor. Ne zamanki bu şehirde 1-2 gün öncesinden çöpler toplanmıyor, 2-3 gün sonra sokak olaylarına davet çıkarıldığını analiz edin. Bu şehirde ne zaman çöpler toplanmıyorsa arkasından bakınız bazı olaylar oluyor. Bakınız bayram süresince çöpler alınmadı. Maalesef dün bu çöpler ve lastikler olaya konu olanlar tarafından yakıldı. Bir de ağızlarına dolamışlar ekoloji ekoloji diye. Ekoloji tanımlamasına gidenler lastik yakar mı lastik yaktırır mı Toplamadıkları çöpleri ve lastikleri yakmaya elverişli ortam hazırlıyorlar. Bunları tarih yargılayacaktır. Vicdanlar zaten yargılıyor. Diyarbakır halkına zulmetmekten vazgeçsinler.''

Bursa olaylarıyla ilgili 16 kişi gözaltında

Bursa'da, bir grup BDP'linin 28 Ekim'de ''cezaevlerindeki açlık grevlerine destek vermek amacıyla'' AK Parti Yıldırım İlçe Başkanlığı'na yürümesi üzerine çıkan ve aralıklarla devam eden olayların yaşandığı bölgede, güvenlik güçleri taşkınlık yapan 16 kişiyi gözaltına aldı.

Gerginliğin yaşandığı Yavuzselim Mahallesi'nde akşam saatlerinde harekete geçen güvenlik güçleri, ara sokakları gezerek vatandaşlardan sağduyulu olmalarını istedi. Ekipler, taşkınlık yapanlar ile uyarıları dikkate almayan 16 kişiyi gözaltına aldı.

Bölgede, 600'ü takviye olarak Yalova, Bilecik, Eskişehir, Balıkesir, Ankara ve İstanbul'dan gelen olmak üzere bin 600 polisin görev yaptığı öğrenildi.

Bu arada İl Emniyet Müdürü Ali Osman Kahya, Yavuzselim Polis Merkezi'nde bölgenin kanaat önderleriyle görüşüyor.

"Cumhuru öteleyen idare olamaz"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, televizyonlarda yayınlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında vatandaşlara seslendi.Erdoğan, Kurban Bayramı'nın hemen ertesinde, 29 Ekim'de, Cumhuriyetin kuruluşunun 89. yıl dönümünün milletçe hep birlikte idrak edildiğini vurguladı.Erdoğan, Cumhuriyetin, cumhurun, yani halkın bizzat sahibi olduğu bir idare şekli olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:''Cumhuru dışarda bırakan, dışlayan, öteleyen bir idare, ismiyle cumhuriyet olsa bile, muhtevasıyla cumhuriyet olamaz. Cumhuru ya da cumhurun bir kısmını dışarda bırakan bir anlayış, en başta 23 Nisan ve 29 Ekim'de ortaya konan ruha, misyona, en önemlisi de o mirasa ihanet eden bir anlayış olur. Ne yazık ki on yıllar boyunca ülkemizde Cumhuriyet cumhurdan uzaklaştırılmak istenmiştir. Sadece seçkinlerin, sadece devlet ricalinin katıldığı, halkın dışarda tutulduğu, resmi, renksiz, özellikle de soğuk savaş döneminin izlerini taşıyan kutlama ve törenlere son verdik, son veriyoruz. Cumhuriyet, bugün, tam da 29 Ekimin ruhuna yaraşır bir şekilde kutlanıyor.Cumhur, Cumhuriyeti dar kalıplar içine sıkıştırmak isteyen köhnemiş anlayışı zaten sandık yoluyla tasfiye etmiştir. Cumhuriyeti belli bir kesimin, belli bir zümrenin idaresi gibi gören anlayış, milletten itibar görmemiştir. İnşallah, ileri demokrasiyle, güçlü ekonomisiyle, aktif dış politikasıyla, içerde huzur, güven ve istikrarıyla, Cumhuriyetimiz, cumhurla kucaklaşmış şekilde büyümeye, gelişmeye, dünyaya örnek teşkil etmeye devam edecektir.''Erdoğan, hükümet olarak hedeflerinin, 2023 yılında yani Cumhuriyet'in kuruluşunun 100'üncü yıl dönümünde çok farklı bir Türkiye'yi inşa etmek olduğunu ifade etti.Büyük mesafe aldıkBaşbakan Erdoğan, son 10 yılda milletin desteğiyle, çok büyük mesafeler kat ettiklerini ifade etti. Erdoğan, Türkiye'de tesis edilen istikrar ve güven ortamı ile dış politikada takındıkları etkin ve yapıcı tavırla birlikte, ekonomide son derece kararlı bir tutum izlediklerini vurguladı Ufkumuz büyük TürkiyeBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan konuşmasında, hükümetin ajandasında kimlik ve bölge ayrımı bulunduğunu kaydederek, şu değerlendirmede bulundu:"Bizim ufkumuzda sadece ve sadece büyük Türkiye var. Bizim idealimizde sadece ve sadece büyük millet ideali var. Aziz milletimiz, bu ülkeyi kalkındırmak için çabalayanla, bu ülkeye çelme takmak isteyeni; bu milleti abat etmek isteyenle, bu millete zulmetmek isteyeni birbirinden kolayca ayırt edebilecek ferasettedir. Türkiye, önümüzdeki süreçte de bir bütün olarak, birbirine kenetlenmiş olarak büyümeye, hedeflerine doğru hızla ilerlemeye devam edecektir'AA

Taksim trafiğe kapanıyor!

Cumhuriyet Caddesi, 5 Kasım'dan itibaren Tarlabaşı'ndaki otoparktan, Divan Oteli önüne kadar trafiğe kapatılacak. Taksim Meydanı Düzenleme Projesi çalışmalarına başlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden yapılan açıklamada, Cumhuriyet Caddesi'nde 5 Kasım'da başlayacak çalışmalar kapsamında, Tarlabaşı Bulvarı'ndaki mevcut otopark ile Divan Oteli önüne kadar olan 400 metrelik kısmın trafiğe kapatılacağı bildirildi.Açıklamada, yaklaşık 240 gün sürecek çalışmalar sırasında, trafiğin aksamaması için trafik sirkülasyon planları hazırlandığı kaydedilerek, trafiğin Tarlabaşı-Harbiye yönünde Taksim Meydanı üzerinden, Mete Caddesi-Asker Ocağı Caddesi-Cumhuriyet Caddesi (Divan Oteli önünden), Harbiye-Tarlabaşı yönünde ise Cumhuriyet Caddesi (Divan Oteli önünden), Abdulhakhamit Caddesi ve Tarlabaşı'ndan verileceği belirtildi.   AA

Cemil Çiçek'ten Avrupa'ya terör uyarısı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Almanya'da yaptığı "Batı bölücü terör örgütü karşısında tavrını net ortaya koymalıdır" açıklamasından sonra Avrupa'ya yönelik bir terör eleştirisi de Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek'ten geldi.

Cemil Çiçek hem Almanya Adalet Bakanı'nı hem de Fransa Odalar Birliği Başkanı'nı kabulünde konuştu. Çiçek, "Bu örgüt, bizi kurşunla sizi uyuşturucu ile öldürüyor" dedi.

İLK TEPKİ ALMAN ADALET BAKANI'NA

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek, PKK terör örgütüne Avrupa'dan sağlanan desteğe ilk tepkisini Almanya Adalet Bakanı Sabine Leuthoysser'i kabulünde verdi.

Çiçek, "Bu örgüt oradan temin ettiği paralarla Avrupa'dan silahlarla başka türlü öldürücü aletlerle bizim insanımızı öldürüyor. Buna karşılık da Avrupa insanını uyuşturucu ile öldürüyor. Böylesine dehşet verici tablo karşısında artık diplomatik bir üslupla konuya bakmak yerine gerçeğin dili neyse bunu çok açık konuşmakta fayda var" diye konuştu.

BİZİ KURŞUNLA, SİZİ UYUŞTURUCUYLA ÖLDÜRÜYOR

Benzer sözleri Fransa Odalar Birliği Başkanı Andre Marcon'u kabulünde kullanan Çiçek, "Uyuşturucunun patronu PKK'dır. Bugün Avrupa'ya giden ne kadar uyuşturucu varsa bunların önemli bir kısmı PKK kanallarından sizin ülkelerinize gidiyor. Bizi kurşunla sizi uyuşturucu ile öldürüyor" dedi.

FRANSA'YA AB ÜYELİĞİ VE ERMENİ SORUNU ELEŞTİRİSİ

Çiçek'in Fransız konuğuna Türkiye ile ülkesi arasındaki ilişkileri sıkıntıya sokan diğer iki sorunu da anlattı.

Meclis Başkanı Çiçek, şunları söyledi:

"Türkiye'nin de Avrupa Birliği konusunda fazla oyalanmaması lazım engellenmemesi lazım. Fransa bu işin başını neden çekiyor. Fransa'nın bir başka konuda öncülük ettiği husus Türklerle Ermeniler arasındaki ilişkiler. Bu sizinle bizim aramızdaki bir konu değil, Türklerle Ermeniler arasındaki bir konu tarihi bir konu. 'Üç tane oy alacağız' diye iç politikaya uluslararası konuları alet etmek çok doğru olmuyor."

Başbakan Erdoğan 29 Ekim eleştirilerini yanıtladı

Ulusa Sesleniş Konuşması'nda geçmiş yıllardaki kutlamalara değinen Başbakan, artık halkın dışarıda tutulduğu kutlama ve törenlere son verildiğini söyledi. Başbakan, konuşmasında kentsel dönüşüm ve Van'da yapılan çalışmalara da değindi.

YILLARCA CUMHURİYET, CUMHURDAN UZAKLAŞTIRILMAK İSTENDİ

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Ulusa Sesleniş Konuşması'nın büyük bir kısmını Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına ayırdı.

Önce geçmiş yıllardaki kutlamaları hatırlatan Başbakan, "Ne yazık ki, on yıllar boyunca ülkemizde Cumhuriyet cumhurdan uzaklaştırılmak istenmiştir. Cumhuriyet Bayramı törenleri dahi, işte tam da bu elitist, seçkinci anlayışın bir tezahürü olarak, cumhuru, yani halkı dışarıda bırakan bir anlayışla kutlanmıştır. Kapalı mekanlarda, balo salonlarında, resmi törenlerde seçkinler, elitler kendilerince Cumhuriyet kutlamaları yaparken, Cumhuriyetin yegane sahibi olan millet, bu kutlamalardan özenle uzak tutulmuştur. Cumhuriyeti belli bir kesimin, belli bir zümrenin idaresi gibi gören anlayış, milletten itibar görmemiştir" dedi.

MİLLİ GÜNLERDE, DEVLETLE MİLLETİ BULUŞTURUYORUZ

Başbakan, milli günlerin kutlanmasında devlet ile milleti buluşturmaya özen gösterdiklerini söyledi.

Başbakan Erdoğan, "Sadece seçkinlerin, sadece devlet ricalinin katıldığı, halkın dışarda tutulduğu, resmi, renksiz, özellikle de soğuk savaş döneminin izlerini taşıyan kutlama ve törenlere son verdik, son veriyoruz. Bu milli günlerin, tam bir bayram havasında, coşku ve heyecanla, özellikle de 75 milyonun aynı atmosferde buluşacağı bir tarzda kutlanabilmesinin önünü açtık" şeklinde konuştu.

MİLYONLARCA GÜVENSİZ BİNAYI YIKMAK İÇİN HAZIRLANDIK

Konuşmasında, kentsel dönüşüm projesine de değinen Başbakan Erdoğan, bu konuda şunları ifade etti:

"81 ilimizde bu konut seferberliğini başarıyla uygulamaya koyduk. Bütün vatandaşlarımızın bundan istifade etmesini sağladık. İnsan hayatına, çevreye, yeşile, şehirciliğe verdiğimiz önemin, depreme, afet riskine karşı aldığımız tedbirlerin bir yansıması olarak, daha önce inşa edilmiş sağlıksız, güvensiz milyonlarca binayı yıkıp yeniden yapmak üzere kolları sıvadık."

DEPREM SONRASI VAN

Deprem sonrası Van'da yapılan çalışmalar da Başbakan Erdoğan'ın gündemindeydi.

Başbakan, "Van ve Erciş'te inşa ettiğimiz toplam 15 bin 341 kalıcı konutun açılış ve anahtar teslim törenini gerçekleştirdik. Bu konutlarla birlikte, 27 okulun, 24 caminin, 10 ticaret merkezinin ve 13 büfenin de açılışını yaptık. Şu anda bu konutlara ilave olarak çalışmalarına daha sonra başlanan 2 bin 148 konutun inşaatıda sürüyor. Onları da en kısa sürede tamamlayıp hak sahiplerine teslim edeceğiz" dedi.

Ehliyetsiz sürücünün çarptığı çocuk öldü!

Hasanoğlan'da, ekmek alıp evine dönen 7 yaşındaki 2 çocuktan biri, ehliyetsiz sürücünün kullandığı otomobilin çarpması sonucu hayatını kaybetti, diğeri ağır yaralandı.Hasanoğlan'da ekmek aldıktan sonra evine gitmek üzere yol kenarında yürüyen aynı yaştaki Samet Karacoğlu ve Berdan Yumli'ye (7), Fatih Caddesi'nde O.G'nin (17) kullandığı 06 H 6256 plakalı otomobil çarptı.Yumli olay yerinde hayatını kaybetti, Karacaoğlu ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldı. Yumli'nin cesedi, savcılık incelemesinin ardından Elmadağ Devlet Hastanesi morguna kaldırıldı.Ehliyetsiz olduğu belirlenen O.G. ise gözaltına alındı.  AA

Yaşlı kadını itfaiye kurtardı

Turhan ARSLANOĞLU-AHT Olay, saat 11.00 sıralarında Sultanbeyli Mecidiye Caddesi Haliç Sokakta meydana geldi. Alınan bilgiye göre, 70 yaşındaki Rabia Aykuş (70) isimli kadın, giriş kattaki evinin penceresinden bakarken kafasını demir parmaklıkların arasından çıkarmak istedi. Ancak yaşlı kadının kafası demir parmaklıklara sıkıştı. Yaşlı kadını gören çevre sakinleri, durumu polis, itfaiye ve sağlık ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen itfaiye ekipleri, yaşlı kadının kafasını sıkıştığı yerden çıkartmak için çalışma başlattı. Yaklaşık yarım saatlik çalışma sonunda pencere demirleri bir makine yardımı ile açıldı. Daha sonra sıkıştığı yerden çıkarılan kadının tedavisi olay yerinde 112 Acil Sağlık ekipleri tarafından yapıldı. Kafası sıkışan yaşlı kadının gözlerinin altındaki morlukları gören polis, kadının aile içi şiddete maruz kaldığı ihtimalini düşünerek emniyete götürdü.

Tansel Çölaşan: Gazilerimiz kollarını kaybetti

Danıştay eski Başsavcısı ve Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Tansel Çölaşan Ankara'daki olaylı yürüyüşle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.

ANKARA VALİLİĞİ İZİN VERMEDİ

Cumhuriyet'in 89. kuruluş yıldönümü nedeniyle yapılan 'Cumhuriyet yürüyüşü'ne Ankara Valiliği provakasyonları gerekçe göstererek izin vermemişti. Göstericilerin ısrarı üzerine polisin biber gazıyla müdahale ettiği olaylı yürüyüşün yankıları devam ederken, bu konuyla ilgili en çarpıcı açıklama Tansel Çölaşan'dan geldi.

"GAZİLERİMİZ KOLLARINI KAYBETTİ"

Çölaşan konuyla ilgili yapmış olduğu açıklamada: "Orada bulunan kiminle konuşursanız konuşun, oraya bir kere katılan insanların genç, yaşlı, torunları sırtlarında bir yaşında bebekler o gazları yuttu. Sakatlar var, gaziler var. Gazilerin sakat sandalyeleri kırıldı, kolları bacakları takma olan gazilerimizin ortopedik aletleri kırıldı. 35 bin euroya gelmiş aletini bir kolunu kaybeden gazilerimiz oldu. Oradaki tabloyu iyi görmek lazım, orada halk vardı, orada resmi tören yoktu" dedi.

"ORAYA GELENLER AK PARTİ KARŞITI"

Tansel Çölaşan, 'Bu bayrama iştirak edenler siyaseten Adalet ve Kalkınma Partisi'nin iktidarına karşı olmakla, öyle bir paydaşlıkla anılıyorlar. Bu böyle midir?' şeklindeki bir soruya şu karşılığı verdi: "Tabi şunu söyleyebilirim. Bakın 10 yıldır kötü bir iktidar süreci var. Ve 10 yıldır Türkiye'de demokrasi sorunu yaşıyoruz. Çünkü bunlar iktidara geldiler demokrasi vaatleriyle ama 10 yıl sonra bütün Türk halkı bunlara ümit besleyenler dahil şunu gördüler ki bunlar dini istismar ederken özellikle dindar kesimi, hakiki dindar kesimi kullanarak iktidarlarınıoluşturuyorlar, demokrasiyle filan ilgileri yok. Daha önce askeri darbeler var dediler, geldiler. Kendileri sivil darbenin daniskasını yaptılar. Türkiye bir darbe düzeni, sivil darbe düzeni yaşıyor. Hiç yok. Dolayısıyla bunlara oy veren halkta ki gerçek anlamda dindar kesimde milliyetçidir dindar kesim, Atatürk'ünü sever, milletini, cumhuriyetini sever. Bütün bunlar tepki duyuyor, bu iktidarın siyasetine. Dolayısıyla oradaki halk tabii ki sonuç itibariyle bu iktidara karşı olan halk oluyor. Çünkü bu iktidarın artık foyası ortaya çıkmıştır, Atatürk'ün kurmuş olduğu 89 yıllık Cumhuriyet'i demokrasi diye diye sayir hallerle tamamen değerlerini ortadan kaldırıyor. Halkı ayrıştırdı bakınız, çok korkunç halk ayrıştırıldı. Vatan bölünüyor. Bunlar Türk Milletinin asla kabul etmeyeceği ortak değerlerdir."

"ONLAR İTİBARLI DERNEKLER"

Alana gelirken kendi özel korumalarının dahi olmadığını belirten Çölaşan sözlerine şöyle devam etti: "Oraya gelenler inanın tek bir korumaları olmayan kişiler, hiçbir şekilde koruma taşımıyorlardı. Bizim kendi özel korumalarımız, güvenliğimiz dahi yoktu. Oraya sadece 40'ın üzerinde hepsi yasal, hepsi tüzel kişilikleri olan, hepsi denetlemelere tabii olup hiçbir sorunları olmadığı devlet katında da bilinen çoğu kamuya yararlı dernek, bunlar itibarlı dernekler."

Huzur Sokağı'nda bayram havası

Bayramın ikinci günü atv ekranlarında izleyici ile buluşan dizinin bayramın gerçek anlamını anlatan sahneleri büyük ilgi gördü.Dini bayramların manevi anlamlarına vurgu yapıldığı son bölümde insanların birbirleri ile sohbetleri, kurbanların ihtiyaç sahiplerine dağıtılması, ölmüşlere yapılan ziyaretlerle verilmek istenen mesaj, izleyiciden de takdir gördü Dizinin başrol oyuncusu Kutsi bayram namazı için minareye çıkıp ezan okudu. Huzur sokağı dizisinde 'Bilal' karakterini canlandıran oyuncu hayatından ilk defa ezan okuduğunu ifade etti. Senaryo gereği bayram sabahı ezan okuyan Kutsi bunun kendisi için çok büyük bir maneviyat olduğunu ve çok duygulandığı belirtti.

'O seksi bakışları yapma'

O Ses Türkiye'nin yayınlanan son bölümünde, Murat Boz ile Hadise arasında ilginç bir diyalog yaşandı.Hadise'den Murat Boz'a ultimatom:Hadise: Bir, Yanına gitme... Murat Boz: Tamam kabul. Hadise: İki, sakın dansetme... Murat Boz: Tamam. Hadise: Üç, o evet benim de etkilendiğim o seksi bakışları yapma.  Video için tıklayınız...Hadise'nin bu uyarılarına rağmen kendini tutamayıp yarışmacıya öpücük gönderen Murat Boz'a, güzel sanatçı "Ben hiç erkek yarışmacıya böyle bir şey yaptığımı hatırlamıyorum" diyerek tepki gösterdi. Bu anlar programda izleyiciyi kahkahaya boğarken keyifli anların yaşanmasına neden oldu.

49’uncu günde 300 sağduyu

Cemal AŞAN/VAN (AHT)BDP’nin, PKK’lı tutuklu ve hükümlülerin cezaevinde başlattığı açlık grevine destek amacıyla “Hayatı durdurun” çağrısı yaptığı gün, 182’si Van’da olmak üzere 300 kişi açlık grevini bıraktı. Açlık grevini bırakanlar arasında görevinden alınan BDP’li Van Belediye Başkanı Bekir Kaya da bulunuyorVan F Tipi Cezaevi’nde PKK ve KCK tutuklularının 12 Eylül’de başlattığı açlık grevinde 182 kişinin eylemlerine son verdiği bildirildi. Cezaevlerinde siyasi tutuklu ve hükümlülerin 12 Eylül’de başlattığı süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine, Van F Tipi Kapalı Cezaevi’nden ise 200 tutuklu ve hükümlü katıldı.Açlık grevine, 10 Haziran 2012’de yapılan operasyonda gözaltına alınıp ‘terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla tutuklanarak Van F Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulan eski Van Belediye Başkanı Bekir Kaya, eski BDP Van İl Başkanı Cüneyt Caniş ve eski Van Belediye Başkan Yardımcısı İhsan Güler, eski Edremit Belediye Başkanı Abdülkerim Sayan ile eski Özalp Belediye Başkanı Murat Durmaz da bir süre sonra açlık grevine destek verdi. Açlık grevini sürdüren 200 kişiden 182’sinin dün sabah eylemlerine son verdiği belirtildi. Açlık grevine son verenler arasında Kaya, Caniş, Güler, Sayan ile Durmaz’ın da bulunduğu ifade edildi. 12 Eylül’de 7 cezaevinde 13’ü kadın 63 kişiyle başlatılan açlık grevine 563’ü erkek, 83’ü kadın olmak üzere toplam 646 kişi katılmıştı. ‘Aileleriyle görüşüyoruz’ ÖNEMLİ bir kaynak, açlık grevleri konusunda Habertürk’e şu açıklamalarda bulundu: “Cezaevlerinde 900 kadar hükümlü ve tutuklu açlık grevi yapıyordu, dün itibarıyla 300’ü eylemi bıraktı. Cezaevlerinde ailelerle tutukluların görüşmesi için özel odalar ayrıldı. Anne babaları burada çocukları ile görüştürüp, eylemin anlamsızlığını anlatıyoruz ve geri dönülmez noktaya gelinmemesi için uyarılarda bulunuyoruz. Ancak örgüt, tehdit ve baskıyla eylemi sürdürmeye çalışıyor. Bu konuda ailelerin yardımı, çocuklarını uyarmaları lazım.”

Yeni dizisini böyle tanıttı!

Güzel oyuncu Burcu Kara ‘Tozlu Yollar’ dizisinin çekimleri için kameralar karşısına geçti. ‘Tozlu Yollar’ dizisi için kameralar karşısına geçen Burcu Kara, setten ilk fotoğrafını twitter'dan paylaştı. Askılı krem rengi elbisesiyle dikkat çeken Kara’nın verdiği pozu görenler “Boşanma Burcu’ya yaramış” demekten kendini alamadı. Oyuncu fotoğrafın altınaysa “Set arkası, ezbere dalmışım” diye yazdı.

75 hırsız bu polislere zimmetlendi!

AHT MUHABİRİ NEŞET DİŞKAYA'NIN ÖZEL HABERİDaha önce “şiddet gören kadınları” polise zimmetleyen İzmir Emniyet Müdürlüğü, geçen ocak ayında da hırsızlık suçundan sabıkası olan ve madde bağımlısı kişileri ekiplere zimmetledi. İlk önce defalarca hırsızlık suçuna karışmış ve çoğu çocuk olan 250 kişinin ismi belirlendi. Bu kişilerle yakından ilgilenmesi için Toplum Destekli Polis biriminden 50 polise görev verildi. 250 AİLEYLE GÖRÜŞÜLDÜ50 polis 10 ayda 250 kişinin ailesiyle görüştü. Yapılan görüşmelerin ardından hırsızlık suçu işlemiş çoğu çocuk 250 kişiden 75’i bir daha hiç suç işlemedi. Suçtan arındırılan bu çocuklar emniyet müdürlüğünün yaptığı gezi, tiyatro gibi birçok etkinliğe de katıldı. Ekipler yüz yüze yaptıkları görüşmeler sonrası hırsızlığı, iş bulamadıkları için yaptığını belirten sabıkalılara iş de aradı. Çalışmak istediklerini belirten 50 kişi çeşitli işlere yerleştirildi. "ARTIK SUÇ İŞLEMİYORUM" Polise zimmetlenen ve işe yerleştirilen M.Y., “Polisin yardımı sayesinde bir balıkçı restoranında işe girdim. Artık suç işlemiyorum. Hırsızlık yapan üç arkadaşımı da polislerin yanına getirdim. Onlar da işe yerleştirildi” dedi.

Oldu mu gençler?

İzmir’in Alsancak semtinde, ayaklarında paten olan ikisi kız, biri erkek üç genç, erkek arkadaşlarının kullandığı otomobilin arkasına tutunup bu şekilde yolculuk yaptı. Otomobilin içerisinden çalan yüksek sesli müziğe de ayak uyduran patenli gençler, zaman zaman tek sıra halinde birbirlerinin beline sarılıp ilerledi. Alsancak ile Konak arasındaki Talatpaşa Bulvarı üzerinde bu şekilde tehlikeli yolculuk yapan gençleri görenler, korku ve şaşkınlıkla izledi. DHA

Sinemalı park!

HT GAZETEBağcılar Belediyesi kuruluşunun 20’nci yılı dolayısıyla 33 bin metrekare alan üzerine Kent Parkı inşa ediyor. Çok fonksiyonlu olarak planlanan parkta açık sinema da bulunacak.Fevziçakmak Mahallesi’nde planlanan park tamamlandığında Bağcılar’daki en büyük yeşil alanlardan biri olacak. Parkta, araziye uyumlu olarak 3 kademeye oturtulmuş ve toplam kullanım alanı bin 110 metrekare olan bir kafeterya bulunuyor. Su oyunlarının da olacağı parkta ayrıca bir de açık sinema yer alacak. İlçe sakinleri, devasa parkta piknik de yapabilecek. Ayrıca yürüyüş yolları ve spor aletleri de yer alacak.

Gül'e benzeyen freskin incelemesi tamamlandı

Trabzon'daki Sümela Manastırı'nda bulunan havari freskinin Abdullah Gül'e benzediği iddiasıyla başlatılan soruşturma tamamlandı..

Sümela Manastırı'nda bulunan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e benzediği iddia edilen 'havari' figürünün bulunduğu freskte yapılan incelemeler, resme 4 yüzyıldır dokunulmadığını ortaya koydu.

400 YILDIR HİÇ DOKUNULMAMIŞ

Trabzon'un Maçka İlçesi'ndeki Sümela Manastırı'nda bulunan bir freskteki havarinin, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e benzediğini ileri sürülmesi üzerine başlatılan inceleme tamamlandı. Arkeologların yaptığı incelemede, fresklere 17'nci yüzyıldan bu yana dokunulmadığı belirlendi.
Bir süre önce bir sorunu için Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e mektup yazan, yazının altına da eşiyle birlikte çıktığı Karadeniz gezisi sırasında Sümela Manastırı'na gittiklerini anlatan Fatih Doğan, manastırda Hazreti İsa ve havarilerinin fresklerinin bulunduğunu hatırlattı, "Bir havari figürü eşimin dikkatini çekti. Bu havaride suretinizin kullanıldığını gördük" iddiasında bulundu.

İNCELEME SONUÇLANDI

İstanbul'da yaşayan Fatih Doğan'ın iddiası üzerine Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, 18 Eylül 2012'de Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan konunun incelenmesini istedi. Bunun üzerine de Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, 16 Ekim 2012 tarihinde Trabzon Valiliği Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Trabzon Rölöve ve Anıtlar Müdürlüğü'ne yazı yazarak konunun incelenmesini ve sonucun hazırlanacak raporla bildirilmesi talimatını verdi.
Sümela Manastırı'ndaki freskler üzerinde incelemelerde bulunan arkeologlar, 9'uncu yüzyıldan 17'inci yüzyıla kadar yapıldığı belirlenen fresklere hiçbir müdahalede bulunulmadığını tespit etti. Arkeologların hazırladığı rapor, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü'ne gönderildi. Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü yetkilileri de, Sümela'da yapılan restorasyonlarda fresklere kesinlikle dokunulmadığını, bir havari freskinin Cumhurbaşkanı Gül'e benzetilmesinin algı yanılması olduğunu ifade etti.

Bursa'da neler oluyor

Bursa'nın Merkez Yıldırım İlçesi'nde pazar günü, cezaevindeki açlık grevlerine destek vermek için AK Parti İlçe Teşkilatı'na yürüyen BDP'li gruba, vatandaşların tepki göstermesi soncu çıkan olaylar, dün olduğu gibi bu akşamda devam etti.

ARBEDE İKİ GECEDİR DEVAM EDİYOR

Merkez Yıldırım İlçesi Ulus Mahallesi'nde geçtiğimiz pazar günü, cezaevindeki açlık grevlerine destek vermek isteyen BDP'li gruba, Yavuz Selim Mahallesi'nde bulunan vatandaşlar tepki gösterince arbede çıktı. Polisin güçlükle kontrol altına aldığı arbede dün gecede devam etti.

İKİ GRUP ÇATIŞTI

İlçede gerginlik bu akşam da sürdü. Saat 20.00 sıralarında Yavuz Selim Mahallesi'nde toplanan ve aralarında bozkurt işareti yapıp, "Kahrolsun PKK" sloganı atan 500 kişiden oluşan grup ile 400 metre mesafedeki Ulus Mahallesi'nde biraraya gelen 250 kişiden oluşan BDP'li grubun arasına polis panzerlerle set kurdu. Bu sırada polis ekeplerine saldıran BDP'liler, barikatı aşarak karşı tarafta toplanan grubu taş ve sopalarla saldırdı.

SİLAH SESLERİ DUYULDU

Polisin biber gazı ve jop kullanarak tarafları ayırmaya çalıştığı kavga sırasında çok sayıda silah sesleri duyuldu. Arbede sırasında bir polis memurunun silahı da kimliği belirlenemeyen kişilerce alındı. Yaşanan gerginlik sırasında iddiaya göre 31 yaşındaki İ.K. başının sol şakağına isabet eden kurşunla, bir kişi de taş ve sopalarla aldığı darbe sonucu kolundan yaralandı. Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırılan İ.K.'nin hayati tehlikesinin bulunduğu bildirildi.

İşin uzmanı yorumladı: Gül'ün kıyafeti İngiliz ekolünden

ENSONHABER.com / DETAY HABER      Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi , Hayrünnisa Gül 29 Ekim resepsiyonunda yüzlerce konuğu ağırladı. Siyasiler, bürokratlar, sanatçılar arasında şıklık yarışı vardı.

GÖZLER HAYRUNNİSA GÜL VE EMİNE ERDOĞAN'IN ÜZERİNDEYDİ

Cumhurbaşkanı'nın eşi Hayrunnisa Gül şıklığıyla dikkatleri üzerine çekti. Resepsiyona ilk kez katılan Emine Erdoğan da bakışların odağındaydı. Hayrunnisa Gül parlement mavi bir elbise tercih etti. Aynı renkte bir başörtüsü takan First Lady, siyah, platform ve çivi topuklu süet bir ayakkabı giydi. Emine Erdoğan ise davetlerin vazgeçilmez rengi siyahı tercih etmişti.

FORST LADY'NİN KIYAFETİNİ YORUMLADI

Habertürk ekranlarında Didem Yılmaz ile Güne Bakış'a konuk olan imaj danışmanı Rüzgar Mira Okan, Gül çiftinin ve Erdoğan çiftinin kıyafetlerini değerlendirdi. Okan, Hayrunnisa Gül'ün giydiği kıyafetinin renginin özellikle davetlerde tercih edilen bir renk olmasına dikkat çekti. Protokolün değişmeyen kurallarını hatırlatan imaj danışmanı, "Parlement renk olarak ağırlığın ve iletişimin rengi. Baştan aşağıya aynı rengin gölgeleri var. Tek rengin gölgelerini giyebiliyorsan bu asalet demektir. Ben bunu en son İngiltere'de yorumlamıştım. İngiliz kraliçesi de öyledir. Aynı rengin gölgelerini taşır. Renk çok güzel isabetli bir renk. Lordlar kamarasındaki renk. Asilliğin ihtişamın rengi " dedi.

İMAJ DANIŞMANI RESEPSİYON KIFAYETLERİNİN DEĞERLENDİRDİ

GÜL SMOKİN ERDOĞAN, TAKIM ELBİSE GİYDİ

Kadınlar arasındaki şıklık yarışı erkekler arasında da vardı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül yine smokini tercih etmişti. Gül'le birlikte Cumhurbaşkanı'nın en yakınındaki isimler de smokin tercih etmişti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bakanlar koyu renk takım elbise ve kravatta karar kıldı. Askerler ise tören kıyafetleriyle resepsiyondaydı.

KÖŞK'TEKİ BEDEN DİLİ

 

 

 

Poyraz Timi'nin akıbeti belirsiz

HT MAGAZİN Ekran yolculuğunda bu akşam itibarıyla 119'uncu bölümü geride bırakacak olan “Sakarya Fırat”a, Teo'nun eline düşen Osman Kanat ve Poyraz Timi'nin yaşam savaşı damga vuracak. Büyük bir fırsatı eline geçiren Teo, Osman Kanat ve Poyraz Timi’ni bilinmezliğe doğru sürükleyerek, propaganda malzemesi yapmaktan kaçınmaz. Türlü işkencelere maruz kalan Osman ve askerleri ölümün nefesini yanlarında hissetseler de asla inançlarını kaybetmezler. Çeliktepe Karakolu’nda da Osman ve Poyraz Timi’nden gelecek haberin bekleyişi sürer, ancak soğukkanlı olmak hiç de kolay değildir. Esma ise Osman’dan haber alamamanın endişesiyle karakola kadar gelir ama duydukları karşısında ayakta durmasının imkanı yoktur. Korktuğu şey başına gelmiştir... TRT 1 19.50

Mehmet'ten Şirin'e sürpriz

HT MAGAZİN Modern bir aşk masalına tanıklık ettiğimiz “Bir Ferhat ile Şirin Hikayesi”, beşinci bölümüyle karşımızda olacak. Sürpriz gelişmelerin damga vuracağı dizide olaylar şöyle gelişecek: Ferhat geçmişin hesabını sormaya devam eder. Bir yanda eski dostu Adem, diğer yanda eski aşkı Şirin ve açığa çıkan sırlar, doğrusu gelmeyen yalanlar. Ferhat kaybolan beş yılını geri almak için elinden geleni yapacaktır. Şirin’in unutmaya çalıştığı beş yılı. Bu sırada Mehmet de Şirin’le arasını düzeltmek ve aralarında çıkan gerginliği azaltmak, aşklarını alevlendirmek için elinden geleni yapmaktadır. Şirin, Mehmet’i Ferhat’tan kaçabileceği güvenli bir limana çevirmeye çalışmaktadır. Mehmet’in de Şirin’e tam da bunu vaat eden bir sürprizi vardır. Figen’in ise Ferhat’a olan aşkı, her geçen gün biraz daha büyümektedir. İbrahim ayağa kalkmış yaralarını sarmaya çalışırken Nuh, Ferhat’a önemli bir görev daha verir... FOX 20.45

Kutlu'dan Yaman'a büyük ceza

HT MAGAZİN Uçurumun eşiğine gelmiş insanların yaşamlarından kesitler sunan “Uçurum”da heyecan kaldığı yerden devam edecek. Senaryosunu “Ezel” dizisinin senaristi Kerem Deren'in kaleme aldığı dizide bu hafta olaylar şöyle gelişecek: Yaman, büyük patronla bir kez daha karşı karşıya gelmek zorunda kalır. Ve bu karşılaşma Yaman’ın hiç de hoşnut olmayacağı bir şekilde olacaktır. Kutlu’nun, Felicia’nın yanına gitmek için daha fazla bekleyecek sabrı yoktur ve onu sürekli oyalayan Yaman’a hiç unutamayacağı bir ceza vermeye kararlıdır. Bu cezanın sonucu ise Felicia için beklenmedik bir durum oluşturacaktır. Pınar, Bahar’ın ortadan kaybolmasıyla ilgili öğrendiği gerçek karşısında çok kızgındır. Bir tarafta Yaman’dan gelen tehdit, diğer tarafta masum bir insan hayatı. Bu ikilem karşısında Pınar zor bir karar verecektir... ATV 22..30

Elçin eteğindeki taşları dökecek

HT MAGAZİN Gani Müjde imzalı gençlik dizisi “Pis Yedili”de bu hafta işler karışıyor. Cimbom, annesinin onu okuldan almasının ardında Elçin’in olduğunu öğrenir. Elçin'le karşı karşıya gelen Cimbom hesap sorarken, Elçin patlar ve içinde biriktirdiği tüm nefreti döker. Gülcan ve Trafo’ya söz kesilecektir. Trafo, Paşa ve Karabiber birlikte yüzük almaya giderler. Trafo’nun Gülcan için alacağı yüzüğü Karabiber’in parmağında denemesi Karabiber’i yıkar. Esma Sultan, Nevriye yüzünden sonunda arabasını satmaya karar verir. Songül ise söylediği basit bir fikirle Esma Sultan’ı arabayı satmaktan vazgeçirir. Elçin’in tavırlarından rahatsız olan Paşa ve Cimbom, ona bir oyun oynayıp ders vermeye karar verirler fakat işler biraz karışır… SHOW 20.00

Bunun için uyuşturucu kuryesi olmuş!

Eray EROLLU (AHT)İran’dan 12 bin Euro’ya aldığı 4 kilo 250 gram ağırlığındaki eroini, 24 bin Euro’ya İstanbul’daki alıcısına satmaya getiren tekstil işçisi 42 yaşındaki Necip T., uyuşturucunun yarısını 5 bin TL karşılığında 34 yaşındaki İslam O.’ya taşıttı. 2 kafadar eroini sırtlarına bezle yaptıkları lastikli yeleklere yerleştirdikten sonra gömleklerinin altına giydi. 2 kafadar Van’dan otobüse binerek Alibeyköy’e geldiler. Otobüste bulunan 2 yolcunun uyuşturucu taşıdığı istihbaratını alan Eyüp Asayiş Büro Amirliği’ne bağlı dedektifler, otobüsü 3 ekip halinde takibe aldı. Otobüs terminale giriş yaptığı sırada ekibin başındaki komiser “Yusufçuk gel” diyerek baskının startını verdi. Ekipler otobüsün kapısının açılmasıyla içeriye daldı. Arka koltukta oturan Necip T. İle İslam O.’yu gözaltına aldı. Yapılan üst aramasında her zanlının sırtına lastiklerle giydikleri özel yapım yeleklerin arasında 2 kilo 125’er gram eroin ele geçirdi. Polis toplam 4 kilo 250 gram ağırlığında olan eroine el koyarken, 2 zanlı gözaltına alındı.Tekstil işiyle uğraşırken biriktirdiği parayı eroine yatırdığını öğrenilen Necip T., İran’dan 12 bin Euro’ya aldığı eroini önce Van’a getirdi. Uyuşturucunun yarısını 5 bin TL karşılığında İslam O.’ya taşıtan Necip T., yakalanmasa uyuşturucu Sultanahmet’te satacağını belirtti.Paranın bir kısmıyla kredi kartı borcunu ödeyeceğini diğer kısmıyla da KPSS hazırlık kursuna hazırlanacağını söyleyen İslam O., “Şeytana uydum. Borçlarımdan gözüme uyku girmiyordu. Yakalanmasam devlet memuru olacaktım. Pişmanım” dedi.Necip T. İle İslam O. Adliyeye sevk edildi.  

İntikam zamanı

HT MAGAZİN Temposu ve heyecan dozu yüksek bir bölümle ekrana gelen “Kuzey Güney”de; Kuzey, sonunda Ferhat’la karşı karşıya geliyor. Ve Kuzey, Ali’nin intikamını almak için gözünü bile kırpmıyor Çarşamba akşamlarının ilgiyle takip edilen yapımlarından “Kuzey Güney”, bir haftalık bayram tatilinin ardından sürprizlerle örülü ve heyecan dolu bir bölümle ekranda olacak. Zeynep’in planı işler. Ne Kuzey ne de diğerleri Cemre’nin nikahına engel olabilirler. Son ana kadar bekleyen Cemre’nin attığı imza, Kuzey’le arasındaki imkansızlığın mührü olur. Cemre artık Barış’ın eşidir. Kuzey, öfkesini Güney’den çıkarmak ister. Acısını, yumruklarını etrafa savurarak çıkarmaya çalışır. Güney vakit geçirmeden Zeynep’ten hesap sorar. Ebru, Barış’a hatasının bedelini ödetmeye kararlıdır. Avukatlara talimat verir. Barış, Cemre’yle evli kalmaya devam etmesi halinde, sahip olduğu her şeyi kaybedecektir. Öte yandan Cemre, Kuzey’in kendisine engel olmak için nikah salonuna geldiğini öğrenmesiyle yıkılır. Kuzey, Cemre’yi kaybetmenin acısıyla başa çıkmaya çalışırken, Ferhat’tan gelen mesaj her şeyin önüne geçer. İntikam zamanı artık gelmiştir. Ferhat, Deniz’i kurtarmak için Kuzey’in karşısına çıkmak zorundadır. Kuzey, Ferhat’a karşı ilk kez güçlüdür. Ferhat ise Kuzey’i dize getirip Deniz’i kurtarmak için önlemlerini alır. Kuzey, Ferhat’la karşı karşıya geldiğinde, Ali’nin intikamını almak için gözünü bile kırpmayacaktır... KANAL D 20.00

Firuze'nin ipi çekildi!

HT MAGAZİN Firuze Hatun’u terastan atmak üzere olan Rüstem Ağa’nın gizemli biri tarafından engelleneceği “Muhteşem Yüzyıl”ın bu bölümünde; Hürrem, Firuze'nin ipini çekecek! Osmanlı'nın en parlak döneminde sarayın kapalı kapıları arkasında dönen oyunlara ve entrikalara ışık tutan “Muhteşem Yüzyıl”, nefesler tutulacağı sürükleyici bir bölümle takipçilerinin karşısına çıkacak. Firuze Hatun’u terastan atmaya niyetlenen Rüstem Ağa’yı gizemli biri engeller. Firuze kurtulurken, Rüstem Ağa görüldüğü için tehlike altında kalır. Hürrem Sultan, Firuze’den kurtulamadığı için başka planlar yapmaya başlar. İbrahim ve Hatice’nin yeniden bir araya gelmesi Süleyman’ı memnun eder. Ancak bu durum Hürrem’in canını bir hayli sıkar. Nigâr ise kendisi için bulunan damat adaylarıyla evlenmemek için bir yol arar kendine. Şehzade Mustafa, Helena’yı haremine almak ister. Ne var ki Helena, Mustafa’nın kim olduğunu bilmemektedir. Taşlıcalı Yahya araya girer ve Helena’nın babasını nişanı atması için ikna eder. Helena, nişan bozulduğu için sevinirken, şehzadenin haremine gireceğini duyunca yıkılır. Hürrem Sultan ve Firuze arasındaki çekişme giderek artar. Süleyman, şehzadeleriyle birlikte av köşküne gitmeye karar verir. Yanında Firuze’yi de götürecektir. Kendisinin gideceğini sanan Hürrem, bu habere çok üzülür. Fakat av köşkü hazırlığı beklenmedik bir şekilde engellenir. Hürrem için Firuze meselesine son verme vakti gelmiştir... STAR 20.00

'Kürt meselesi çözülmezse Kurtlar Vadisi bitmez'

Kurtlar Vadisi Pusu'nun senaristleri Bahadır Özdener ve Cüneyt Aysan Kanal 24'te Yiğit Bulut'un programına konuk oldu. Özdener ve Aysan, Yiğit Bulut'un sorularını yanıtlarken, Twitter'dan da dizinin fanatikleri senaristleri soru yağmuruna tuttu. Yiğit Bulut: "Dizi ne zaman bitecek diyor seyircilerimiz. Dizinin bitmesiyle ilgili ciddi bir korku var, onu görüyorum ben." diye aktardığı sorunun cevabı hayli ilginç oldu Bahadır Özdener bu sorunun cevabını şu şekilde verdi. "Geçenlerde bir profesör 'Kürt meselesi çözülmezse Kurtlar Vadisi bitmez' demiş. Bu bölgede meseleler bitmez. Kurtlar Vadisi ne zaman biter biz bilmiyoruz. Bunun bir cevabı yok. Tabi Kurtlar Vadisi de her canlı gibi ölümü tadacak. Belki de, diziyi tamamen nihayetlendirmek değil de, konsept değiştirmek daha doğru bir yol.." "Bu sezon bitecekmiş" şeklinde gelen sorulara ise Bahadır Özdener:  "Sonra bakacağız, her haziran bitecekmiş gibi biz bu diziyi yazıyoruz." dedi. Bu cevaplarla dizinin fanatiklerinin iyice kafası karışması kaçınılmaz oldu. Dizinin bitiş tarihi muamma, senaristin verdiği cevap ise yoruma açık.

Üç çocuk doğurmazsak...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Almanya ziyaretinin ilk gününde, Nicolas Berrgruen Enstitüsü'nün 'Avrupa Krizin Ötesinde' temalı toplantısında konuşma yaptı. Ardından Deutsche Welle'de çalışan Türk asıllı gazeteci Ali Aslan ile ikili açık oturuma katılan Erdoğan, kendisinin sorularını cevapladı. Burada Türkiye'nin genç nüfusuna dikkat çeken Erdoğan, "Ben ülkemde şunu söylüyorum en az 3 çocuk doğurun diyorum. Çünkü 3 çocuk doğurmadığımız takdirde 2037'de Almanya'nın bugün geldiği duruma geleceğiz. Ben bu duruma gelmek istemiyorum. Nüfusumuzun genç kalmasını istiyorum. Eğitimli genç dinamik bir nüfus olursa başarılı oluruz" dedi.Aralarında Almanya eski Başbakanı Gerhard Schroder'in de bulunduğu davetlilere seslenen Başbakan Erdoğan, "Nüfusun önemli bir fonksiyon olduğunu görmemiz lazım. Başarı aslında insandır." şeklinde konuştu. "Eğer insane unsurunun iyi yetişmişse genç dinamik bilgili eğitimli bir insane portföyüne sahipseniz başarıyı yakalarsanız."ifadelerini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti: " Ekonomide hep şunu öğretirler. Emek, sermaye, üretim, tüketim…Ben diyorum ki hayır. Ekonominin tek unsuru vardır; insan. Çünkü emek insanın türevidir. İnsan varsa emek var. İnsan yoksa emek yok. İnsan varsa sermaye var. İnsan yoksa sermaye de yok. İnsan varsa üretim var, tüketim var. İnsan yoksa bunların hiç biri yok. Öyleyse genç nüfusa dinamik nüfusa sahip olunmalı. Ben ülkemde şunu söylüyorum en az 3 çocuk doğurun diyorum. Çünkü 3 çocuk doğurmadığımız takdirde 2037'de Almanya'nın bugün geldiği duruma geleceğiz. Ben bu duruma gelmek istemiyorum. Nüfusumuzun genç kalmasını istiyorum. Eğitimli genç dinamik bir nüfus olursa başarılı oluruz."CİHAN