25 Ekim 2012 Perşembe

MİT için Başbakanlık'tan soruşturma izni

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Taraf Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Yasemin Çongar, Yayın Koordinatörü Markar Eseyan ve Taraf yazarı Mehmet Baransu ile Prof. Dr. Mehmet Altan'ın da aralarında bulunduğu 9 kişiyi sahte kod adı ile dinleyen MİT görevlileri hakkında "resmi belgede sahtecilik", "haberleşmenin gizliliğini ihlal" ve "görevi kötüye kullanma" suçlarından soruşturma başlatılması için Başbakanlık'tan izin istedi. Talep yazısında toplumun güzide bir kurumu olan MİT'in sahtecilik yaparak ve kod isimleri kullanarak mahkemelerden dinleme kararı alması ile toplum içindeki güvenilirliğinin zedelendiği vurgulandı.

İSİM BELİRTİLMEDİ

Başbakanlık'a 18 Ekim'de gönderilen yazıda soruşturma izni istenen görevlilerin isim belirtilmezken, "MİT İstanbul Bölge Başkanı, yazıların düzenlenmesinde bölge başkanına sunan imzalayan diğer görevliler" denildi. Savcılık, İstanbul MİT Bölge Başkanlığı'nın Müsteşar adına yapmış olduğu yazıda casusluk suçuna karıştıkları iddia edilerek Yasemin Çongar adına ve babası Behiç Çongar adına kayıtlı telefonun "Elizabet" ve "Arashi Quarzad", Ahmet Altan'ın "Caşit" ve "Hossain Seyfullah", Markar Eseyan'ın "Vahan" ve "Hossain Seyfullah", Amberin Zaman'ın "Demi" ve "Quramaddin Fatımı", Mehmet Altan'ın"Pastör" ve "Quramaddin Fatımı" kod adı ile dinleme talep ettiği, 30 Aralık 2008- 9 Şubat 2009-8 Mayıs 2009 ve 4 Kasım 2009 tarihlerindeki mahkeme kararları ile dinlediğini anımsattı.

"HERHANGİ BİR SUÇ OLMADIĞINI BİLDİKLERİ HALDE.."

Mehmet Baransu hakında da aynı gerekçe ile "Malik Hussein Feyda" kod adı ile 17 Haziran 2009 ve 18 Eylül 2009'da dinleme kararı alındığı anlatılan yazıda T.A'nın da dinlendiği, N.A ile Züleyha Yusuf'un mail adreslerinin izlenmeye alındığı belirtildi.

Yazıda "Suç tarihinde görevli MİT İstanbul Bölge Başkanı ve tutanaklarda tesbit edilecek parafı, bilgi yazısı olan, teşkilat görevlileri müşteki mağdurların işledikleri herhangi bir suç olmadığını bildikleri halde ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı ve mahkemelerin kendilerine dinleme veya izleme izni vermeyeceklerini, bunun kanuna aykırı olduğunu düşündüklerinden T.A, N.A. ve Züleyha Yusuf haricindeki kişiler için sahte kod adı üretmişler ve sanki "casusluk" suçunu takip ediyormuş düşüncesini oluşturmuşlardır" denildi.

Yazıda şunlara ifadelere yer verildi:

"Yapılan eylem Türk milleti adına yargılama yapmakta olan kararı veren mahkemeleri de zan altında bırakmıştır. Zira iş yoğunluğundan bildirilen numaraları inceleyememiş ve kurumu olan güvenlerinde dolayı ayrıca işin acil olması sebebiyle ibraz edilen sahte delillere itibar edilerek karar vermek zorunda kalmışlardır.

"MİT'İN İMAJINI BOZDU"

Ayrıca ilgili Milli İstihbarat Teşkilatı Türkiye'nin güzide ve saygın bir kuruluşu olmakla yapılan sahtecilik toplumsal imajında olumsuz etkiler meydana getirmiştir.

Fakat bunun sahte talep yazılarıyla birlikte sahte isimler altında istenilmesi kurumlar arasında olan güveni zedelediği gibi dürüst insanlarda da "Acaba ben de dinleniyor muyum?" şeklinde düşünceler oluşturmasına ve devlete olan güvenin zedelenmesine sebep olmuştur. Söz konusu belgeyi düzenleyen kişiler, görevliler resmi belgede sahtecilik, haberleşmenin gizliliğini ihlal ve görevi kötüye kullanma suçlarını her bir kişi ve evrak yönünden ayrı ayrı işledikleri anlaşılmıştır. Bu sebeple ilgili kişiler hakkında soruşturma izni verilmesi görüşü ile yüksek makamınız tarafından şüpheliler hakkında soruşturma izni hususunda karar verilmesi arz olunur."

"OLAĞAN SÜREÇ İŞLİYOR"

Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Markar Esayan'ın avukatı Veysel Ok, yasaya göre Başbakanlığın iki ay içinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yaptığı başvuruya yanıt vermesi gerektiğini belirterek "Yanıt verilmemesi ya da olumsuz yanıt verilmesi halinde Danıştay'a dava açacağız ve mahkeme aracılığıyla soruşturma açılmasını talep edeceğiz. Şu anda olağan süreç işliyor" şeklinde konuştu.

"SONUÇ ALAMAZSAK AHİM'E GİDERİZ"

Mehmet Altan'ın avukatı Ergin Cinmen ise MİT'in başka isim altında Mehmet Altan'ın telefonlarını dinlediğinin çok açık olduğunu vurgulayarak, "Biz suç duyurusunda bulunalı epey oldu. Gecikmiş bir süreç. Savcılık şimdi başvuruda bulunmuş. Sürümcemede olan bir dava haline getiriliyor bu. Başbakan'ın soruşturma için gerekli izni vereceğini ve davanın açılacağını düşünüyorum. Eğer soruşturma akamete uğrarsa son şart olarak Anayasa Mahkemesi'ne başvuracağız. Yine sonuç alamazsak AİHM'e gideriz" dedi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder