25 Ekim 2012 Perşembe

29 Ekim restleşmesi alevlendi!

HABERTURK.COMAnkara Valiliği'nin Atatürkçü Düşünce Derneği'nin 29 Ekim'de yapacağı basın toplantısına izin vermemesi tartışmaları alevlendirdi. Habertürk TV'deEce Üner'in sunduğu Akşam Raporu'na katılan Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Tansel Çölaşan, basın toplantısını yapmakta kararlı olduklarını söyledi. Taraf yazarı Melih Altınok da bu tür törenleri arkaik bulmasına rağmen yasağın anlamsızlığına dikkat çekti. İşte Ece Üner'in soruları ve Tansel Çölaşan ile Melih Altınok'un yanıtları: Tansel Çölaşan: Basın açıklamamız valilikçe yürüyüş olarak algılandı. Bu yürüyüşe izin vermiyoruz dediler. Biz basın açıklaması yapıyoruz diye yineledik. Olayın aslı budur. Yürüyüş programlanırsa izne tabidir. Oradaki halk atasına gitmek isterse güvenlik için size başvuruyoruz dedik. Ece Üner: Valiliğe gelen bir istihbarattan bahsediliyor. Bu bir Cumhuriyet mitinginden korkulduğu anlamına mı gelir?Tansel Çölaşan: Ben siyasi polemik konusu olaylarına girmek istemem. Siyasi partiler açıklama yapabilirler. Biz bir sivil toplum kuruluşuyuz. Biz sadece Cumhuriyet üzerinde oynanan oyunların, cumhuriyetin itibarsızlaştırılmasının bir parçası olan bayramların sönük geçmesine, yapılan düzenlemeleri, yönetmelikleri kınadığımızı, protesto etmek için basın açıklama yapacağız. Biz bu programı Cumhuriyet'in kurulduğu 1. Meclis'in önünde yapmak istiyoruz. Bunu siyasi partiler farklı olarak değerlendiriyor. Sayın Başbakan şöyle bir ifade kullanılıyor, 'eğer bir istihbarat alınmazsa zaten böyle bir şey yapılmaz'. Bu kutlamalar herkese açıktır. Emniyet bir tehlike görüyorsa, o zaman istihbarat ve tehlike neymiş açıklasınlar. Bizim üzerimize yapılan bir provokasyon sözkonusuysa biz de bilmek isteriz. Bir başka nokta da, sayın Başbakan 'Biz resmi törenler yapıyoruz, oraya gelsinler' sözü var. Bir  demokrasinin içselleştirilmesiyle bağlantılı bir şeydir bu. Bir aile kararı değil, ulusun verdiği karardır. Bir tepki olayıdır ve onu gündeme getiriyoruz, olay bu. Tekrar tekrar vurguluyorum, sivil toplum kuruluşlarının yaptığı programdır. Halk ve isteyen siyasi partiler katılabilirler. Onlardan ricamız sadece ve sadece bayraklarıyla gelsinler. Biz burada halkın tepkisini organize ediyoruz. Bayramlarla kendi arasına konulan bir engelin tepkisini koymaya çalışıyoruz. Bunu siyasi rant olarak yapmayalım. Hiçbir şekilde bir siyasi partinin rengi o toplantılara girmemeli. Bu gerçek anlamda halk hareketi. Ece Üner: Valilik kanuna aykırı olduğundan bahsediyor. Düzenleyenler hakkında yasal işlemler yapılacağını duyurdu. Tansel Çölaşan: 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasa var. Toplu bir yürüyüş yapacaksanız, ana artellerde trafiği engelleyecek yürüme sözkonusuysa bu önceden haber verilir, izin alınır. Bizim başvurduğumuz şekliyle 1. Meclis'in önünde yapacağımız basın açıklaması izne tabi değildir. İkinci nokta ise o da sözkonusu yasanın 4. madde istisnayı getirir. Büyük günlerin kutlanması bu kanuna tabi değildir. 29 Ekim'i kutlamak için insanlar fener alayı da düzenleyebilir, ana artellerdeki trafiği kesmemek üzere. Demokratik ülkede resmi program yapıldığında bunun dışında hiçbir program yapılmayacak diye bir anlam çıkmaz. Valilik bizi 'yürüyüş' addederek reddetti. Biz yeniden başvurduk. Bu bir basın açıklamasıdır, ama halk toplanacaktır dedik. Daha sonra internet sitesinden yapılan açıklamada 'ben resmi programı yaptım bunun dışında nerede yapılıp yapılmayacağını belirleyen benim, dolayısıyla yasaklanmıştır' mealinde bir değerlendirme yaptı. Sonuçta söyledikleri tehlikeli istihbari bilgileri açıklasınlar, neymiş. Bu noktada çok haklı bir toplum isteğini yerine getirmek istedik. Türkiye öyle bir noktaya gelmiştir ki, bayramların kutlanması dejenere edilmiştir, artık itibar görmemektir. Ama halk bunun gerekçesini haklı görmemiştir. Bu tepki ondandır. Milli bayramlar Cumhuriyet sürdüğü sürece vardır ve bunları kutlamak da devletin görevidir. Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin kadın vatandaşı olarak, Türkiye toplumunun kadın erkek eşitliği içinde çağdaş bir ülkenin çocuklarıyız. Biz 29 Ekim'de bu toplantıyı yapmak istiyoruz. Oraya gelecek vatandaşlmarın yasalara aykırı olmayacak bir şekilde her zaman Anıtkabir'e gidebilirler. Vatandaşların güvenliğini devlet sağlamak zorundayız. MELİH ALTINOK: BU YASAĞIN ANLAMI YOK! Taraf yazarı Melih Altınok ise şöyle konuştu: Bu yasağın çok da anlamı olmadığını düşünüyorum. Bu ana muhalefete de koz veriyor. Bırakın insanlar hangi çelengi takıyorsa hangi büste saygı duyuyorsa duysun. Bu düzenlemenin içeriği olmadığını düşünüyorum. Umarım ters bir şey olmaz. Orada en ufak bir kıvılcım iktidarın başını ağrıtabilir. Bu yasağın siyaseten ne getireceğini anlamıyorum. ULUDERE'DE İKTİDARI ÇOK SERT ELEŞTİRDİMBen Uludere'de siyasi iktidarı çok sert eleştirdim. Sivilleşme ve demokratikleşme anlamında çok ciddi eleştirim var. Ben de yürüyüş ve gösteriden yargılanmış olan birisiyim. Bu demek değil ki, 1. Cumhuriyet değerlerine sıkı sıkıya sarılalım demiyorum. O yüzden ortada bir çelişkili durum yok. AK Parti'yi çok sıkı eleştiriyorum. BU TÖRENLERİ ARKAİK BULSAM DA YASAĞA KARŞIYIMUludere konusunda siyasi iktidarın çeşitli yerlerden gelen maniplasyonlarla bu hataya düştüğünü yazdım. Her söylediğimiz yazının AK Parti'ye yarar mı zarar mı diye düşünüyorsanız işin içinden çıkamazsınız. Yazılarım ortadadır. Bugüne kadar demokrat tutumumla tutarlı bir şey söylüyorum. Bu törenleri çok arkaik bulsam da böyle düşünen insanların bu özgürlüklerini kullanmaları yönündeki engellerin kaldırılmasına taraftarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder